Bu hafta gösterime giren ”Uygunsuz Gerçek” adlı belgesel filmde ABD’nin seçtirilmeyen başkan adayı Al Gore anlatmayı sürdürüyor.
Küresel ısınmanın en başta gelen sorumluları ABD ve AB ülkeleri. Kişi başına karbon emisyonu göz önüne alındığında ABD insanı açık arayla ilk sırada; onu Ruslar, AB vatandaşları ve Japonlar izliyor. Kyoto Anlaşması’nı onaylamayan iki gelişmiş ülkeden biri olan ABD’de, halkın olaylara tepkisi, Türkiye’de çok iyi bilinen kurbağa öyküsüyle açıklanmış; hızlı gelişen tehlikelere hızla yanıt veren insanoğlu yavaş gelişen tehlikelere karşı neredeyse tepkisiz kalıyor. Gore, ABD yetkililerinin küresel ısınma konusundaki tavrını 1960’lı yıllardan beri sigara-akciğer kanseri arasındaki ilişkinin bilimsel olarak ispatlanmış olmasına rağmen bunu halktan saklama yoluna giden davranış biçimine benzetiyor.
Filmde beni en çok etkileyen nokta bilimsel makalelerde yer alan bilimsel verilere, yani ”gerçeğe” rağmen, basının olayı ”yansıtma” biçimiydi. Küresel ısınma ile ilgili olarak son 10 yılda yayımlanan 928 bilimsel makale incelendiğinde, ”küresel ısınmaya insanların sebep olduğunu ve bunun ciddi bir soruna dönüştüğünü” yansıtan görüşe katılmayanların sayısı ”0” iken, basında çıkan 636 makalenin yarısından fazlası ”Bu, bir problem olabilir de, olmayabilir de, emin değiliz!” diyormuş.
Gore filmde bireysel olarak yapabileceklerimizi de anlatıyor. ”Enerji randımanı yüksek olan aletler, ampuller kullanılmalı; binaların yalıtımı arttırılmalı; daha çok yürümeli veya bisiklete binilmeli; toplu taşıt araçları, hibrid sistemli arabalar, yenilenebilir enerji kaynakları tercih edilmeli, çok ağaç dikilmeli; yazılı ve görsel basın aracılığıyla gerçekler anlatılmalı; oylar çevreye önem veren politikacılara verilmeli; siyasi iradenin yenilenebilir bir kaynak olduğu unutulmamalı.”
* * *
Halkı bilgilendirmek ve inandığınız bir konuda kamuoyu oluşturmak yolunda en etkili yöntem halkın anlayabileceği bir dille sunulan, etkileyici fotoğraf, görüntü ve animasyonlarla süslenmiş bir film oluşturmak. Toplumsal olaylardan sorumluluk duyan herkese ve ”Etkili bir sunu nasıl yapılır?” sorusuna yanıt arayanlara bu güzel filmi izlemelerini öneririm. Al Gore’un karmaşık bir sorunu herkesin anlayabileceği basitliğe indirgemiş olması büyük başarı. Sırf bu başarısı bile Bush’un başarılarının çok üzerinde… (En azından kimseye zararı olmamış). Gore-Bush karşılaştırması bir de şunu gösteriyor: ”İktidarı elde etmek için karşılaştırılamayacak kadar daha bilgili, zeki, dürüst, eğitimli ve deneyimli olmak (hatta belki de daha fazla oy almak) yetmiyor; ayak oyunlarını da iyi bilmek gerekiyor.”