Geçtiğimiz Pazar günü bir ödevine yardım ederken kızım Zeynep birden “Babişko, gazetede her hafta yazı yazıyorsun; ama benimle ilgili hiç yazı yazmadın. Bir tane yaz da öğretmenime göstereyim” deyiverdi.Â
Kız babaları bilirler; kızlarının isteklerine “Hayır” demek çok zordur. Emir büyük yerden geldiğine göre çaresiz uyacağız. Aralık’ta sekiz yaşını dolduran Zeynep ilköğretim ikinci sınıfta okuyor. İki yanda topladığı saçlarıyla, parlayan gözleri ve zekasını yansıtan yüz ifadesiyle tatlı mı tatlı, şirin mi şirin, akıllı mı akıllı, yetenekli mi yetenekli bir kız çocuğu. Gülümseyişi insanın içini ısıtıveriyor.
Zeynep’in ağabeyiyle birlikte baktıkları “Yeşil” adlı kedisi, “Boncuk” adlı bir Singapur kaplumbağası ve bir kedi, bir köpek iki Elektrominişi (o da ne demeyin, oyuncak sanal hayvan) var. Büyük bölümünü okuduğu geniş bir öykü kitaplığına sahip şimdiden; ayrıca bilgisayarını da iyi kullanıyor. Geçenlerde okullarını ziyaret edecek olan bir öykü yazarını “google”da araştırmış, bulduğu yaşam öyküsü, fotoğraf ve kitap kapakları ile bir “Powerpoint” sunusu hazırlayıp, sunmuş. Şu aralar İngiliz Kraliyet Akademisi’nin piyano hazırlık aşaması sınavına hazırlanıyor Zeynep. Balerin olmaktan vazgeçti, artık ressam olmak istiyor.
Bir çocuğun psikolojik ve zihinsel gelişiminde okul öncesi ve ilköğretimin ilk yıllarındaki eğitimin payı lise ve üniversite eğitiminin kat kat üzerinde. Zeynep’in gelişiminde bizler dışında önemli rol oynayan üç okulu, yönetici ve öğretmenlerini anmak istiyorum. İlki, temel bilgilerle, sevgiyle, sanatla, disiplinle ilk tanıştığı; düşünmeyi ve paylaşmayı öğrendiği Karşıyaka Beyaz Balon Anaokulu, yöneticisi Rina Palombo ve Ümit öğretmenimiz. İkincisi, çok küçük yaşlardan itibaren müzik zevkini aşılayan ve sadece müzik değil tüm yeteneklerinin gelişimine katkı sağlayan Maria Rita Epik Müzik Kursu, yöneticisi Maria Rita Epik ve piyano öğretmeni Gülnare Özdemir.
Üçüncüsü ise özgür ve sıcak bir ortamda bilgilerini derinleştirdiği, kendini geliştirdiği Çakabey İlköğretim Okulu, değerli yöneticileri ve özellikle sevgili öğretmenimiz Fatma Yağız. İzmir böyle okullara, yönetici ve öğretmenlere sahip olduğu için çok şanslı.
Sevgili kızım…
Ne yazık ki sizlere güzel bir dünya bırakamıyoruz. Küçük çıkar hesaplarıyla doğa kaynaklarını hızla tüketiyoruz.
Sizlere sevgiden bahsediyor, ama durmadan savaşıyoruz. Bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da tüm canlıları sevmeni, çok okumanı ve çalışmanı, kendini geliştirmeyi hep sürdürmeni, akıl ve bilimin yol göstericiliğinde Atatürk’ün çizdiği çağdaş uygarlık yolundan hiç ayrılmamanı öğütlüyorum sana.
Ve seni çoooook seviyorum.
Babişkon