Haber Ekspres 05.06.2013

http://www.haberekspres.com.tr/erdoganin-politik-sonu-geldi-makale,1888.html

Yurt dışına kaçması da kurtaramayacak, Erdoğan’ı; politik sonu geldi. Başbakan’ demiyorum; çünkü artık Başbakan’ değil, bence. Hiçbir laik ve demokratik ülkede, devletin kurucularına Ayyaş’, halkının geniş bir kesimine çapulcu, alkolik’ diyen, zaten yayılmış olan yangına körükle giden bir kişi Başbakan’ olarak kalamaz; kalmamalı da! Kaçtığı ülkelerde bile huzur bulamazsa şaşırmam.

“Halkın sesini hala baskı ve şiddetle susturmaya çalıştığını görüyoruz” , “Kendi halkına zulmeden bu rejimin iktidarda kalmasını sağlayacak hiçbir planı desteklememiz söz konusu olamaz ve olmamalıdır”, “Halkına kurşun sıkan, şehirlere baskınlar düzenleyerek, sivilleri öldüren bir yönetimle kimse ne dost olabilir, ne de böyle bir yönetime güven duyabiliriz”. Esad için söylemiş bunları, Erdoğan; ilahi adalet diye buna deniyor, sanırım.

Hiç düşündünüz mü, İngilizce bile bilmeyen Erdoğan hangi konu üzerinde geniş bir bilgi ve birikime sahip? Tarih, ekonomi, siyaset bilimi, sosyoloji, psikoloji, sanat, spor? Referansı olan İslam konusunda bile bilgisi son derece sığ ve hurafelere dayalı! Halkın bir kısmının nabzını tutmasını bilen bir hatip olmaktan öte hiçbir özel niteliği yok! Bu özelliğini de yitirdi; artık bazı bakanları ve cumhurbaşkanı ile bile söz birliğine varamıyor.

Bu kadar bilgi ve birikimden yoksun olmasına karşın yıllarca nasıl ayakta kalabildi peki? Fark ortaya çıkmasın diye rakipleriyle karşı karşıya gelmekten kaçındı; son seçimler öncesinde Kılıçdaroğlu’nun tekrar tekrar yaptığı “İstediğin kanalda geç karşıma” çağrısını duymazdan geldi. Yıllardır gerçek gazetecilerin sorularını yanıtlamak yerine, sadece çanak’ soru soranlarla program yapıyor. Demokrasi ve laiklik konularında gerçek zihniyetinin ortaya çıkmasıyla, son zamanlarda yurt dışından da umduğu desteği bulamadı; karşılaştığı ilk zor sınavda çuvalladı ve gerçek yüzü ortaya çıktı. ABD Dışişleri Bakanı Kerry’nin “ABD barışçıl gösteriler de dahil, ifade özgürlüğü hakkını savunmaktadır” sözleri önemli.

Tam bir yıl, iki gün önce Erdoğan’ın politik sonu yaklaşıyor mu?’ başlıklı yazıda, Uludere Katliamı’ sonrasında Erdoğan’ın gündemi değiştirmeye yönelik kürtaj’ tartışmasının, Erdoğan’a karşı cepheyi genişlettiğini ve tahtının sallandığını yazmışım. Ayrıca, nasıl hızla yükseldiyse, o hızla düşebileceğini tahmin etmiş, Zapsu’nun deyimiyle “Son kullanma tarihi geliyor mu yoksa?” diye sormuşum.

Erdoğan’ın politik sonunun gelmesinde, Reyhanlı sonrası alkol söylemlerinin (özellikle iki ayyaş’) ve kadınların önemli rolü oldu. Başını nasıl örteceğine, kaç çocuk yapacağına, kürtajına karıştığı kadınların! Biber gazına kılını kıpırdatmadan direnen kırmızılı kadın, TOMA’nın önüne geçerek durmasını sağlayan, püskürtülen basınç suya kollarını açarak yanıt veren kadın zihinlerimize kazındı. Erkek Altaylı’nın soramadığı soruları, kadın Altaylı sorabildi! Meydanları doldurdu, kadınlarımız; yürüdü, tencere tava çaldı!

İşin özeti şu:  “Basın ve hukuk frenlerinden yoksun demokrasi trenini süren makinistin şişmiş ego balonu patlayınca tren devrildi ve makinist kendini toparlamak için soluğu yurt dışında aldı!”

Bundan sonra ne mi yapmalı? Sizi bilmem! Ben, Erdoğan istifa edene kadar her gece saat dokuzu beş geçe ışıkları açıp kapayarak, ampulü söndürebilme zevkini tekrar tekrar tadacak ve arkasından tencere tava çalacağım, sevgili Fazıl Say gibi! “Tencere, tava, hep aynı hava” diyene inat.

Hocası da “Bunlar mum söndü oynuyorlar, glu glu dansı yapıyorlar” demişti; hatırlatırım!

Haftanın Sözü: Ölçülü eşitliğe dayanmayan, herkese kendi hakkını vermeyen hiçbir hükümet sürekli olamaz.   Aristoteles