Haber Ekspres 10.02.2013
http://www.haberekspres.com.tr/ayvalik-uzerinden-midillide-tatil-makale,1740.html
Eşim, çocuklarım, sevgili Boyacığoğlu ve Coşkun aileleriyle birlikte Midilli’deydik, geçtiğimiz hafta! Yaklaşık bir buçuk saatlik deniz yolculuğumuz sabah olduğundan, geceyi Ayvalık’ta geçirmeye, annem ve babamla birlikte Cunda’daki Deniz Restoran’da sezonun ilk karadikenini yemeye karar verdik!
Turyol aracılığı ile sorunsuz olarak vardığımız Midilli’de liman yakınındaki şirin Theofilos Paradise Butik Oteli’ne yerleştik. Otel beklediğimden çok daha yeni, personel güleryüzlüydü! Ah, bir de akşam saatlerinde demleme çay yapabilselerdi!
Midilli’de merkezde yediğimiz restoranlar Türkiye’ye oranla neredeyse yarı fiyatına ve çok başarılıydı; özellikle öğle yemeklerinde Kaliterimi (kaldırım), akşam yemeklerinde ise Refenes! En çok eğlendiğimiz yer ise meyhane ortamında, gitar eşliğinde Rumca şarkılar dinlenip, sirtaki oynanan Ermis’ oldu. Cacıki, horyatiki salata (beyaz peynirli çoban salata) ve ızgara ahtapot soframızın değişmezlerindendi! Gecenin ilerleyen saatlerinde Filosofia’da kanun, elektro gitar ve baterinin farklı uyumu ise ilgi çekiciydi.
Organizatörlüğü üstlenen Mustafa Coşkun bize üç gün için üç güzergah belirledi. Kiraladığımız mini otobüsün şoförü Hipokrat başarılı sürücülüğünün yanında çok da espriliydi.
İlk gün hedef adanın en turistik bölümü Molivos‘tu (Molva)! Yolda Thermi’de Osmanlı dönemi oteli Sarlıca Palas’ın kalıntılarını fotoğrafladık; Mantamados’taki el yapımı seramik atölyesini gezip, seramik satın aldıktan sonra Taksiyarhis Kilisesi’ni ziyaret ettik ve bahçesindeki kafeteryada kahvemizi içtik. Pitoresk (resim yapılmaya değer güzel manzara)olarak nitelendirilen Skala (İskele) Skamias’ta, özellikle Meryem Ana Denizkızı Kilisesi’ önünde bol bol fotoğraf çektikten sonra, Pelagia’ adlı dükkandan çok güzel seramikler aldık ve Taverna Anemoessa’da harika bir öğle yemeği yedik. Öğleden sonra Orta çağ köyü olan Molivos‘un kalesine çıkıp, dar sokaklardan aşağı indik, Bazaar Cafe’de kahvemizi içip, güneşi deniz kıyısındaki Petra’da batırdık.
İkinci gün hedef Sigri’ idi. Yol üzerinde Messa’da arkeolojik kalıntıları gezip, sadece erkeklerin ziyaret edebildiği Limonos (Agios Ignatios) Manastırı’nı uzaktan fotoğrafladıktan sonra, Kaloni’ üzerinden Sigri girişindeki dünyanın tek taşlaşmış ormanını içeren Doğa Tarihi Müzesi’ne geldik. Gezinin en öğretici bölümünü oluşturan müze, 2008 ve 2009 yıllarında iki ödül kazanmış. Müzeden aşağıya yürüyerek ulaştığımız Sigri Limanı’nda kahvelerimiz içtikten sonra Eresos’a geçtik. Deniz kıyısındaki Eresos Palas Restoranı’nda yediğimiz köpek balığı, damak tadımıza ne kadar yabancıysa, sarmades’ (yaprak sarma) o kadar tanıdıktı. Mesotopos’ ve Ağra’ üzerinden ulaştığımız Skala Kaloni’deki kahvenin ardından otelimize döndük.
Üçüncü gün Asomatos‘a uğrayıp, geçtiğimiz Ayasos‘ta seramik satın aldık; pirina ateşinde pişmiş kahvemizi yudumladıktan sonra Plomari’ girişinde Barbayani Uzo Fabrikası ve Müzesi’ni gezdik. Â 1860’dan bu yana üretim yapan Barbayani ailesiyle tanışıp, yedinci kuşak sevimli torunlarını sevdik; uzolarımızı satın alırken, Nedim Atilla’ya selam getirdik. Plomari’de deniz kıyısındaki Ahivada (ayvada) Restoran’da yediklerimiz arasında kalamar tava ve horta’ (ılık yenen bir tür ot) çok başarılıydı. Tepeye tırmanıp, şehri yukarıdan izledikten sonra, günbatımında sahilde kahve keyfimizi yaptık.
Türkçe hazırlanmış Lesvos Turizm Rehberi’ çok yararlıydı; Yeni Cami’ ve Sarlıca Palas’ gibi Osmanlı dönemine ait binaların restorasyonu Türk turist sayısını artırabilir.
Gezinin benim için en güzel yönlerinden biri eski dost Maria Tzivoglu ile yeniden karşılaşmaktı; kızı Vasso, oğlu Aleko ile birlikte rahmetli anne-babası Aristo-Vasilia Kantarcis’i ve eşi Nonda Tzivoglu’yu andık, eski günlere gittik, ağlaştık. Vasso’nun eşiyle de tanışmış olduk. Çocukluğumda Aristo’nun getirdiği kocaman Ion çikolatalarından’ hediye etmeleri beni çok duygulandırdı.
Ok ve Tzivoglu aileleri arasındaki dostluğun Türkiye ve Yunanistan’a yayılmasının her iki ülkenin çıkarına olduğu kanısındayım!
Haftanın Sözü: “Barışı sağlamak için elden geleni yapmak, erdemli olan herkesin boynunun borcudur.”  Albert Einstein