Şu an saat 04:15. Birkaç saat önce uyumuş olmama rağmen uyandım ve yeniden uyumama olanak yok. Hafta başında aldığımız haberden bu yana Celal Bayar Üniversitelilerin büyük bir bölümü aynı ruh halinde. Dört yıl önce başlayan ve birkaç kişi haricinde tüm üniversiteyi kaplayan huzur ve barış ortamı yerini kaosa bıraktı.Â
İçimde küçük de olsa bir umut vardı, acaba bizlerin, huzuru sağlamak için yaptıklarımızdan bir ders almış olabilirler miydi diye… O küçük umut da üniversitenin çeşitli birimlerinde kaynatılan lokma kazanlarının içinde eridi gitti. Yıllardır zarif kokteyllerin ardından gerçekleştirilen opera ve klasik müzik konserleriyle yapılan kutlamaların yerini lokma dökme, akide şekeri dağıtma törenleri almıştı. Yüzde 14’lük bir kesim lokma kazanları ile göz dağı veriyordu, koridorlarda yakında başlayacak bir “kıyım” hareketinden söz ediliyor, makam odaları herhangi bir idari görevi bulunmayan kişiler tarafından basılarak görevliler istifaya zorlanıyordu. İnternet gazetemiz yayından kalkmıştı bile.
***
Peki ne oldu da böyle oldu? Yönetimimizin dürüstlüğü konusunda hiçbir şüphe bulunmadığına göre biz farkında olmadan “irticacı” olmuştuk herhalde. Biz “irticacıysak” lokma kazanlarının başındaki çeşitli cemaat mensupları neden zafer çığlıkları atıyordu?
Bizi destekleyenler, yani öğretim üyelerinin yüzde 70’den fazlası da “irticacı” mıydı?
“Ö hak ettiği rektörlüğe 4 yıl sonra kavuştu” yorumu neden sadece Zaman gazetesinde yer alıyordu? Yeni rektörü ilk kutlayan parti neden AKP olmuştu?
AKP’li İl Genel Meclis Başkanı Hayrullah Solmaz geçmişte bahar şenliklerinde bira firmalarının sponsor olması konusunda “Bizim yönetimimizle ters düştüklerini” hatırlatırken, neden yeni yönetime kollarını sonuna kadar açıyordu? Bu haberler neden “övünçle” üniversitenin resmi internet sitesinde (http://www.bayar.edu.tr/~basin/haberler/basinda-CBU.htm) yer alıyordu?
***
Kısa süre önce Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı E. Orgeneral Şener Eruygur da kendisine bizlerin “irticacı” olduğu yönünde (belki de aynı kişiler tarafından iletilen) bazı bilgilerin ulaştığını söylemişti. Ancak bizleri tanıdıktan, yaptığımız organizasyon ve etkinlikleri gördükten sonra bunların Türkiye için bir model olabileceğini ve bu olayların kendisi için çok büyük bir ders olduğunu iletmişti bizlere.
Zaman gazetesinde yer alan Prof. Dr. Cemil Özcan’ın YÖK tarafından elendiği haberi tamamen gerçek dışıdır; Prof. Özcan, YÖK’teki mülakat sonrasında “tüm rektörlerin yüz akı” olarak değerlendirilmiş, en yüksek oyla birinci sırada Cumhurbaşkanlığı makamına sunulmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın en kısa zamanda yanlış ve çarpıtılmış bilgilerle yanıltıldığını anlayacağına inanıyorum.
Saat 06.12. Uyumak istiyorum. Uyuyamıyorum… Oysa son zamanlarda çok rahat uyuyabiliyordum; “Artık Cumhurbaşkanım yalnız değil, yanında Büyükanıt Paşam da var” diyordum.