İzmir’de “AKP” nin davetlisi olarak “konuşturulan” ve “ateist” olarak bilinen (Hasan Cemal’e göre) Prof. Dr. Atilla Yayla’yı daha iyi tanıyabilmek amacıyla küçük bir araştırma yaptım.
Lisans eğitimini ekonomi, yüksek lisansını kamu yönetimi, doktorasını siyaset bilimi alanlarında gerçekleştiren Yayla, Gazi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü’nde (Prof. Dr. Ümit Özdağ’la aynı bölümde) çalışıyor (du). 1988 1989 ve 1992 yıllarında İngiltere’de, 1996 1997 yıllarında ABD’de ziyaretçi öğretim üyesi olarak çalışan Yayla, Liberal Düşünce Topluluğu Başkanı, Mont Pelerin Topluluğu ve Center for New Europe Enstitüsü üyesi.
Dünyanın en büyük maden firması Rio Tinto tarafından büyük oranda destek verildiği bilinen Mont Pelerin Topluluğu’nu da biraz araştırdım: Mustafa Yıldırım’ın “Sivil Örümceğin Ağında” kitabına göre…
“Her ne denli liberal bir söylem tuttursa da, sonunda ulusal devletlerin yıkılmasını amaçladığından, dünyayı kapital sahiplerinin diledikleri gibi sahiplendikleri eski feodal mülklere çevirmektir niyetleri…”
Talat Turhan’ın “Mont Pelerin-Küresel Sermayenin Beyni” kitabına göre ise çokuluslu şirketler, küresel sermayeyi yönlendiren bu örgüt üzerinden ülkelerin güçlerini yok ediyor; kitapta örgütün Atilla Yayla üzerinden Fethullah Gülen cemaatiyle de ilişki içinde olduğu iddia ediliyor.
* * *
Yayla’nın Zaman Gazetesi’ndeki yazılarından iki bölüm:
“Türkiye’de cumhuriyet fikrine ve cumhuriyet rejimine karşı çıkan kişi ve gruplar, bildiğim kadarıyla pek yoktur. Keşke olsaydı, olabilseydi, olmasına müsaade edilseydi; mesela, cumhuriyet rejimi yerine anayasal monarşiyi savunanlar bulunsaydı ve onlarla cumhuriyet fikrini savunanlar tartışsaydı.” (24/06/2006)
“Kemalizm’in medenileştirici bir süreç olarak görülemeyeceğine işaret ettim. Medeniyet bir şeyi yapmaksa (yani do etmek) Kemalizm’in, onu yapmamak/çözmek (yani undo etmek) anlamına geldiğini dile getirdim.” (21/11/2006)
* * *
Ve Emin Çölaşan’la yaptığı telefon görüşmesinde Yayla diyor ki: “İki adet ifade özgürlüğü projesi için AB’den (400 artı 50) 450 bin Euro aldık. Ne var bunda!” (Hürriyet, 22/11/2006)
Atilla Yayla’nın yaptığı konuşmanın planlı bir hareket olduğu gayet açık. Olayın laikliğin en sağlam kalesi olan İzmir’de gerçekleşmiş olması da bir rastlantı değil, ancak stratejik olarak önemli bir yanlış yaptıkları kanısındayım. Önceden de “Gavur” olarak nitelendirilen İzmir halkı bir silkelenip uyansa, oluşacak dev tsunami tüm Türkiye’yi kaplayabilir.
Bundan sonra neler olacağını da tahmin edelim. Atilla Yayla, Venizelos tarafından önerilmesine rağmen Atatürk’e verilmeyen Nobel Barış Ödülü’nü alabilir; en kötü olasılıkla yargılanma sırasında oynayacağı “mazlum” rolüyle “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” Oscar’ını alması garanti.