ulgenzekiok.fw
,

Cumhuriyet, demokrasi ve Atatürk

Haber Ekspres 28.10.2012

http://www.haberekspres.com.tr/cumhuriyet-demokrasi-ve-ataturk-makale,1574.html

“Demokrasi” ve “cumhuriyet” sözcükleri sanki birbirinin zıddı gibi algılanıyor son zamanlarda.

Oysa Atatürk’e göre “cumhuriyet” ve “demokrasi” terimleri iç içe geçmiştir: “Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.” O’na göre “cumhuriyet”in karşıtı ise “sultanlık”tır. 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu öğrencilerine şöyle seslenir: “Cumhuriyet ahlak erdemine dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve korkutmaya dayanan bir yönetimdir. Sultanlık korkuya, korkutmaya dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.”

Bugün “demokrasi bezirganlığı” yapanlar için “cumhuriyet”, modası geçmiş bir kavram; tıpkı “hukukun üstünlüğü ve tarafsızlığı” veya “laiklik” gibi! Bu kişilerin “demokrasi” anlayışları ise “nalıncı keseri”ne benziyor; hep kendilerine yontuyorlar! En önemli demokrasi sorunları “türban özgürlüğü” örneğin! Anayasa Mahkemesi’nin veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararların, hiçbir önemi yok. Bir fetva ile üniversitelerde sorun çözülüveriyor! Bu da yetmiyor; “Türkiye’de Cumhuriyet ilkesinin, yerini katılımcı bir yönetime devretmesi gerektiği ve nihayet laiklik ilkesinin yerinin İslam’la bütünleşmesinin gerekli olduğu kanaatini taşıdığını” ifade etmiş Milli Eğitim Bakanı, 4+4+4 sistemiyle küçücük çocuklara da “türban özgürlüğü” getirince, demokrasi iyiden iyiye güçleniyor! Onlara göre millet iradesinin tecellisi bu!

Millet iradesi ile seçilmiş milletvekillerinin, suçlu oldukları yönünde önemli bir kanıt sunulmayan basın mensuplarının ve komutanların, “parasız eğitim” isteğiyle pankart açan öğrencilerin yıllarca süren tutukluluklarının, basılmamış kitaba veya içkiye getirilen yasakların demokrasiyle çeliştiğini düşünmüyorlar! Cumhuriyetin kazanımlarını korumak isteyen insanların ve sivil toplum örgütlerinin, yasaların izin verdiği şekilde bir araya gelerek basın açıklaması yapma istekleri ise demokrasi karşıtlığı…

Demokrasinin karşısında tek bir tehlike görüyorlar: “Askeri darbe”. Ardından gelecek “askeri vesayet” çok kötü, çünkü! Yavaş yavaş gelişen sivil vesayetin ve sivil darbenin demokrasiyi yok ettiğini söyleyenlere kulak asmıyorlar. Halk tarafından seçilenler her türlü hakka sahipler, onlara göre! Her yere yandaşlarını yerleştirebilirler; hukuku kendi emelleri doğrultusunda eğip, bükebilirler. Değiştirilmesi teklif bile edilemeyen anayasa maddeleri görmezden gelinebilir; kenarda köşede kalmış bir yönetmelik maddesi ise anayasanın üzerine çıkarılabilir; çünkü onlar “seçilmiş” bir kere! “Atadıkları” ise kraldan daha kralcı olabiliyor; atayanlara borcunu ödeyebilmek için çırpınıp dururken!

Oysa “cumhuriyet” yönetiminde, yöneticilerini belirli bir süre için seçen millet, yönetimi beğenmezse yöneticilerini değiştirebilir. Tüm vatandaşlar eşit haklara sahiptir ve yönetim; sınıfların, kişilerin, ailelerin eline bırakılamaz. Cumhuriyetin başarısı, bireylerin demokratik haklarının ve özgürlüklerinin varlığı, yasama-yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ile doğru orantılıdır. Ve gerçek bir demokratik cumhuriyet ancak iyi bir eğitim sistemi ile yetişmiş toplumlarda olasıdır.

Tehlikelere karşı “Cumhuriyet Savcıları”nı 1925’te şöyle uyarmış, Atatürk: “!Yakın tarihimizde ve eski zamanlardaki gibi, dinlerin; zorba hükümdarların, rahiplerin ve çıkar sağlayanların elinde bir baskı aracı olmasına çağımızda kesinlikle izin verilemez ve hoş görülemez! Sınırsız bireysel özgürlük ve kişisel çıkar peşinde olanlar, kendi emellerini, çıkarlarını ulusun yüksek çıkarları ve özgürlüğünden üstün tutanlardır. Sınırsız kişisel özgürlükler, kişisel çıkarlar, uygar ve düzenli toplumları, devletleri yıkarak anarşiyi ve çoğunlukla da zorbalığı yaratır.”

Ve son bir anekdot! 1920’de Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’ni ziyaretinde, istediği harfleri bulamamaktan yakınan başdizgicinin “Hürriyet” ilan edildiğinde çıkan “Yaşasın Hürriyet” manşetinde kullandığı harfleri göstermesi üzerine, Atatürk bu eski harflerle “Yaşasın Cumhuriyet” yazar ve başdizgiciye şöyle seslenir: “Ya, gördün mü ustam? Harfler hiç de sandığın kadar eskimemiş. Bak ne yeni şeyler diziliyormuş bu harflerle!”

Tüm “Usta”lara duyurulur!

Not: Ankara’da 1. Meclis önündeki buluşmaya katılamayanlar 29 Ekim Saat 15.00’te Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde buluşuyor.

Haftanın Sözü: “Benim değersiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacaktır.”   (Mustafa Kemal Atatürk)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları