Haber ekspres 08.07.2012
http://haberekspres.com.tr/sayin-basbakan-sunnet-farz-midir-makale,1373.html
Almanya’nın Köln Eyalet Mahkemesi, dini nedenlerle gerçekleştirilen sünnetin “adam yaralamak” suçunu oluşturduğunu belirterek, bir çocuğu sünnet eden doktoru mahkûm etti. Doktorun eylemini “vücutta ağır ve giderilmesi mümkün olmayan bir tahribat” olarak değerlendiren mahkeme kararında, “Ne ebeveyn hakkı, ne de anayasal güvence altında olan din özgürlüğü, böyle bir ameliyata gerekçe olamaz” dedi.
Çoğunluğu başka bir dine inanan ve tarihinde farklı bir dinin mensuplarına “soykırım” uygulamış bir ülkede, bir mahkemenin böyle bir karar alması hiç hoş olmasa da, Kuran’ın Alak suresindeki “Oku” emrinden yola çıkarak, konuyu okuyup, araştırmakta yarar var.
Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’a göre sünnet kesinlikle zorunlu; çünkü kitapta Tanrı, Hz. İbrahim`e şunları söylüyor: “Seninle ve soyunla yaptığım antlaşmanın koşulu şudur: Aranızdaki erkeklerin hepsi sünnet edilecek! !Sünnet aramızdaki antlaşmanın belirtisi olacak! !Gelecek kuşaklarınız boyunca sürecek bu! !Sünnet edilmemiş her erkek halkının arasından atılacak, çünkü antlaşmamı bozmuş demektir.”
Ancak İslam dininin temeli Kuran’da sünneti zorunlu kılan herhangi bir ayet yok. Sünnetle ilişkilendirilebilecek en önemli bölüm ise Nisa Suresi 119. Ayeti. Bugüne kadar daha çok estetik amaçla yapılan girişimlerle ilişkilendirilmiş olan ayet, Diyanet Vakfı Meali’ne göre şöyle: “Onları mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, ! !, şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını değiştirecekler” (dedi). Kim Allah’ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür.” Aynı mealde “Allah’ın yarattığını değiştirme” eylemi “kaşları, dişleri! süsleme maksadıyla değiştirmek bu kabildendir ve yasaklanmıştır.” şeklinde açıklanmış. Hayrat Neşriyat Meali’nin açıklamasında ise “dövme yaptıran, yüzden kıl alan, seyrek dişli ve güzel görünebilmek maksadıyla dişlerinin arasını yontan bahtsızlar” ifadesi yer alıyor.
Edip Yüksel ise mealinde aynı ayeti sünnetle ilişkilendiren uzunca bir açıklama yapmış. Özetle “Sünnet denilen merasimle çocukların cinsel organlarını kesenler (Afrika ülkelerinde kız çocuklarının klitorislerini sünnet edip cinsel organlarını parçalayanlar) sağlık açısından gereksiz olan bu ameliyatla hem çocuklara acı çektirmekte ve hem de insanın yaratılışında Tanrı’nın hata yaptığını ima etmektedirler! !Erkek ve kız çocukları üzerinde sünneti uygulamak isteyenler sürekli olarak yeni sebepler uydurmaktadırlar. Masturbasyonu veya cinsel yollarla bulaşan hastalıkları engellemek ilk önerilen sebeplerdi. Daha sonra bunlara birçok sebep daha eklendi: yatağa işemek, kanseri engellemek, AIDS’e karşı korunmak gibi… Ne var ki, tıbbi araştırmalar sünnetin bir yararı olmadığını ve hatta çocuklara dayatılan bu ameliyatın onların psikolojik gelişmelerinde olumsuz etkilere yol açabileceğini göstermektedir. Sünnet sonucu sakatlananların ise sayısı belli değildir” diyen Yüksel, Peygamberimiz’in döneminde sünnetin uygulanmadığını, birçok dini kaynakta sünnetin bidat (sonradan ortaya çıkmış bir uygulama) olduğunun tartışıldığını bildiriyor. Yüksel’in açıklaması, Kuran’da insanın güzel, düzgün, dengeli ve ölçülü (kusursuz) yaratıldığına işaret eden ayetlerle (13:8; 25:2; 32:7; 40:64; 64:3; 82:6-9) ve “Çocuklara karşı işlenen bu suç artık tarihe gömülmeli” düşüncesi ile son buluyor.
Konunun dini boyutunu değerlendirecek yetkinliğe sahip değilim; ancak, “kaş aldırma”yı “Allah’ın yarattığını değiştirmek” olarak niteleyenlerin, “sünnet”i görmezden gelmeleri çok düşündürücü!
Edip Yüksel’i internette (youtube) 2010’daki “Ceviz Kabuğu” programında izledim ve doğrusu bana çok güven vermedi. Sünnetin AIDS ve insan papilloma virüslerinin bulaşmasını zorlaştırdığı yönünde bazı yayınlar varsa da, güvendiğim ürologlar sünnetin hiçbir tıbbi yararının olmadığı konusunda Edip Yüksel’le aynı görüşteler.
Sayın Başbakanımız bu konuda ne düşünüyor acaba? Kaç gündür bekliyorum, bu konuda fikir beyan etmedi. Oysa kadın genital organını ilgilendiren “küretaj ve sezaryen” konusunda bahşettikleri engin bilgileriyle tüm Türkiye’yi nasıl da hızla aydınlatmışlardı! Erkek genital organı ile ilgili “sünnet” konusunda bizleri ışıklarından mahrum bırakmazlar umarım!
Haftanın Sözü: “Bizim dinimiz için herkesin elinde bir ölçü vardır. Bu ölçüyle bir şeyin dine uygun olup olmadığını kolayca değerlendirebilirsiniz. Hangi şey ki akla, mantığa, toplum çıkarlarına uygundur; biliniz ki o dinimize de uygundur, o şey dinseldir.”  (Mustafa Kemal Atatürk)