Bugün için Türkiye’de Türk diline yön veren Türk Dil Kurumu (TDK) ve Dil Derneği (DD) adlı iki ayrı kuruluşun görüş farklılıkları yazım kılavuzlarına ve sözlüklere yansımakta, dil ve yazım karışıklıklarına yol açabilmektedir. Bu iki kuruluş arasındaki farkları anlayabilmek için öncelikle tarihçelerine bakmak gerek.
1932 yılında Atatürk’ün talimatıyla kurulan “Türk Dili Tetkik Cemiyeti” 1936’da “Türk Dil Kurumu” adını almıştır. Kurum 1982 Anayasası ile Türk Tarih Kurumu ile birleştirilerek Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu çatısı altına alınmıştır. Bugünkü TDK bu olayı “devletle olan bağların yeniden ve daha güçlü olarak kurulması”, DD ise “hiçbir yargı kararı olmadan, Atatürk’ün kalıtını (mirasını) görmezden gelerek, bir devlet dairesine dönüştürme” olarak nitelendirmektedir. TDK’den ayrılan bir grup çalışmalarını sürdürmüş, 1987 yılında DD’yi kurmuştur.
TDK ile DD’nin farklı düşündükleri veya yorumladıkları bazı konular var. Örneğin, TDK’ye göre “birleşik kelimeler”, DD’ye göre “bileşik sözcükler” konusu. TDK’ye göre “Birleşik kelimeler belirli kurallar çerçevesinde bitişik ve ayrı olarak yazılır” ve bu kelimeler “bitişik yazılan birleşik kelimeler” ve “ayrı yazılan birleşik kelimeler” olarak ayrılır. Dilbilgisi ile yalnızca bir amatör olarak ilgilendiğimden bu konuda bir yorum yapmak istemiyorum, ancak “ayrı yazılan birleşik kelime” tamlamasına mantıksal bir çözüm bulmakta zorlanıyorum.
Ayrıca “denizhıyarı, denizşakayığı; denizkestanesi, deniztavşanı” bileşik ve mutlu bir beraberlik sürerken, “deniz rezenesi, deniz marulu; deniz kızı, deniz yılanı” sözcüklerinin ayrılma nedenlerini merak ediyorum.
Daha iyi, daha öz, daha doğru ve herkesin ortaklaşa kullanabileceği bir Türkçe için iki kuruluşun ortak bir noktada bir araya gelmeleri Türk dili açısından yararlı olacaktır. Aradaki farklılıkların 2005 Eylül’ünden itibaren bir ölçüde azalmış olması sevindiricidir. En önemlisi, 1985-2005 yılları arasında “İmlâ Kılavuzu” adıyla baskı yapan TDK, 2005 Eylül’ünde DD gibi “Yazım Kılavuzu” adını kullanmaya başlamıştır. Bu kılavuzda ayrıca “a” üzerinde yer alan düzeltme iminden ( ) tümden vazgeçilmiş, “altyapı, bakımevi, başhekim, bilirkişi, gökkuşağı, ilkokul, ilkbahar, kitapevi, sivrisinek, soyadı, uluslararası, yayınevi, zeytinyağı…” gibi sözcükler de ayrı yaşamaktan kurtularak eski eşlerine kavuşmuşlardır. Darısı diğer farklılıkların başına…