On altı yıllık komşumuzu, Pero’muzu kurban verdik trafik canavarına geçen hafta. Oysa hayat doluydu Pero. Son zamanlarda sık sık yaptığı gibi günübirlik Çandarlı’ya denize girmeye gitmişti. Dönüşte Şemikler Kavşağı’nda karşıdan karşıya geçmeye çalışırken, kırmızı ışıkta geçen bir kamyonun altında kalmış, kaldırıldığı hastanede kurtarılamayarak yaşamını yitirmişti.Â
Herkes “Pero” diye çağırırdı; asıl adının Pervin olduğunu pek bilen yoktu. Çok okuyan, aydın, güler yüzlü, sevecen bir insandı. Hem koyu bir Atatürkçüydü; hem de son derece dindardı. Başköşesini Atatürk’ün portresinin süslediği evinde başucunda defalarca okuduğu Yaşar Nuri Öztürk’ün Kuran meali bulunurdu. Orucunu tutar, namazını kılardı, bir çiçeği bile incitmekten korkardı. Tenis, yüzme, bisiklet… Spor yapmadığında kendini kötü hissettiğini söylerdi. Antika Volkswagen’iyle ve emektar bisikletiyle Karşıyaka’da girmediği yol kalmamıştı.
* * *
Şimdiden çok özledik seni Pero. Ablaların, yeğenin, komşuların; hepsi çok üzgünler. Böyle ani gitmek var mıydı? Hem söyle bakalım Pero. Kızımın canı sıkıldığında bizden izin bile almadan kimin zilini çalacak, kiminle oynayacak, kiminle resim yapacak? Oğlumun yüksek sesli müziklerine kim tolerans gösterecek senin kadar? Eşim yeni dönemde Türk dizilerini kiminle seyredecek, kiminle dertleşecek? Bana kim “Ülgen’ciğim yorulmuşsundur, gel bir kahve yapayım” diyecek? Kim kısır yapacak bize? Benimki özel sarımsaksız… Okuduğumuz kitapları kiminle paylaşacağız? Doğum günlerimizde kimi davet edeceğiz, sevincimize ortak olsun diye? Getirdiğin “Merlot” şarabının kalanını kiminle yudumlayacağız? 10 ay boyunca doğalgaz taksitlerini kim yatıracak?
* * *
Arabanın sileceklerine çiçek sıkıştırmışlar, çıkar onları Pero, sıcakta lastikleri bozulmasın.
Balkondaki çiçeklerini de merak etme, onlar sulanıyorlar.
“Canavar” olarak “trafik” gösterilirken, asıl suçlular gözden kaçmıyor mu acaba? Birkaç oy uğruna ilkokul mezunlarına ehliyet vermeye devam edenlerin; ağır yük taşımacılığında tüm gelişmiş ülkelerde olduğu gibi demiryolu ve denizyoluna öncelik verecek yerde, karayollarına yönelenlerin; yeterli denetim sağlamayan veya çeşitli nedenlerle bazı sürücülere karşı tolerans gösterenlerin; çocuk koltuğunu zorunlu hale getirmeyerek yarının “canavar”larının yetişmesine katkı sağlayanların; arka koltuklarda kemer takma zorunluluğu getirmeyenlerin; “gündüzleri de açık far” kampanyasını desteklemeyenlerin; hatta hatalı sürücüleri görüp de onları şikayet etmeyen bizlerin hiç mi suçu yok?
Yoksa suçlu Pero muydu? Suçu da yeşil ışıkta karşıya geçmek…