Çeşme’deki bir sitede gözlediğim olay, geçen haftaki “Sivrisineklerle nasıl mücadele edilmez?” başlıklı yazıda dile getirdiğim, sivrisineklerde insektisitlere karşı direnç gelişebileceğine ilişkin kaygılarımı daha da arttırdı. Camın arkasından izlediğim görevli omzuna astığı sisleme aracı ile balkonun içine dek ilerledi ve her yanı bir sis bulutu kapladı; gözlediğim 7-8 sivrisineğin tümü sis dağıldığında sapsağlamdı.
Sivrisineklere karşı alacağınız bireysel önlemler bu durumda daha da önem kazanıyor. Bu amaçla kullanılan yöntemlerden bazıları Türkiye’de yeterince bilinmezken, bazıları da insan sağlığına zararlı olabilecek şekilde yaygın olarak kullanılmakta.
* * *
İlk yapılması gereken, yakın çevrenizde küçük bir yürüyüşle sivrisineklerin üreme alanlarını bulmak ve yok etmek. Sivrisineklerin ürediği sığ ve durgun sular sıklıkla doğal değil, insan kaynaklıdır; eski bir araba lastiğinin, bir konserve kutusunun içinde biriken suda milyarlarca sivrisinek üreyebilir.
Kapı, pencere teli, cibinlik gibi bariyerler, sivrisineği mor ışıkla çekip, elektrik akımıyla öldüren cihazlar insana tamamen zararsız olduklarından sivrisineklere karşı mücadelede öncelikle tercih edilmeli. Permetrin adlı insektisit emdirilmiş cibinlik, sivrisinek sokmasıyla bulaşan sıtmadan korunmada çok ucuz ve etkili bir yöntem olarak dünyada yaygın olarak kullanılırken, Türkiye’de kullanımı çok kısıtlı. Birçok ülkede kullanılan bir diğer yöntem de özellikle balkon ve yatak odasında yer alan, düşük hızla dönen tavan vantilatörleri. Vantilatörler yarattıkları hava türbülansı ile bir taraftan sivrisinekleri kaçırırken, diğer taraftan deriden yayılarak sivrisinekleri çeken nem, ısı, karbondioksit ve kokuları dağıtırlar.
* * *
Dietiltoluamid (DEET) içeren repellent yani böcek kaçırıcıların deriye sürülmesi sivrisineklerin yanında kenelere karşı da etkili bir korunma yöntemi. Sıvı, krem ve aeresol şekilleri bulunan DEET’nin küçük çocuklarda sık kullanımı sorun yaratabilirse de bunun dışında güvenle kullanılabilir. Etkinliği 4 saat sürdüğünden bu sürenin sonunda tekrar uygulanması gerektiği unutulmamalı.
Türkiye’de yaygın olarak ve sıklıkla insanlar odanın içindeyken uygulanan aerosoller, mutlaka oda boşken uygulanmalı; 15 dakika kadar kapalı tutulan oda, en az 30 dakika havalandırıldıktan sonra içeri girilmeli. Isı ile etkinleşen mat (tablet) ve sıvıların kullanımında da benzer yanlış yapılmakta, kapalı odalarda yüksek konsantrasyonlara çıkan insektisitler özellikle astımlıların, küçük çocukların, yaşlıların ve kalp hastalarının sağlıklarını olumsuz etkileyebilmekte. Tüm bu ürünlerin üzerindeki, nasıl kullanılmaları gerektiğine ilişkin uyarıların daha büyük ve dikkat çekici olmasının zorunlu tutulması gerektiği kanısındayım.
Vızıltısız günler dileğiyle…