Haber Ekspres 19.02.2012
http://haberekspres.com.tr/dindar-genclik-nasil-yetisir-makale,1073.html
Başbakan Erdoğan’ın “Dindar nesiller yetiştireceğiz” ve “Bu gençliğin tinerci olmasını mı istiyorsunuz?” sözlerinin ardından, çocuklarımızın “tinerci” değil, “dindar” olması için neler yapılması gerektiği konusunu araştırmak üzere Google’a sordum, “Din eğitimi kaç yaşında başlamalı?” diye!
Aldığım yanıtlardan bazıları şöyle:
“İslâm’da din eğitimi, bir açıdan bakılırsa çocuk doğduktan itibaren, bir açıdan bakarsanız ondan da önce, eş seçimiyle birlikte başlar.”
“Küçük yaşta verilen din eğitimi daha kalıcı ve daha etkili olmaktadır. Bu yaşlardaki eğitimin müspet veya menfi sonradan değiştirilmesi oldukça zordur. Özellikle 0–7 yaş bu açıdan en önemli dönemdir! !Özellikle 3 yaşından sonra çocuklar çeşitli sorular sorar! !Bir yere kadar her şeyin sebebi anlatılsa da sonunda “Allah yarattı.” demeden bu soruları cevaplamak mümkün değildir.”
“Bediüzzaman’ın dediği gibi: Bir çocuk küçüklüğünde kuvvetli bir iman dersi almazsa, İslâmiyetin ve imanın erkânlarını ruhuna alması sonra çok zor olur, yabani düşer.”
“İki yaş – Bu yaşta çocuklara dinî hikâyeler okumak ve dinletmek, Kur’an-ı Kerim ve güzel sözler dinlemesini sağlamak yaşına uygun bir uygulama olacaktır. Bu yaşta “la ilahe illallah” yani kelime-i tevhidi çocuklara ezberletebiliriz.
Üç yaş – Bu süreçte çocuğun anne-babayla beraber namaz ibadetini yerine getirmesine müsaade edilmelidir.”
Şimdi soruyorum; iki veya üç yaşlarında verilecek böyle bir eğitimin kaybettirebildiği şeyler de olabilir mi? “Özgür düşünebilme yetisi” gibi!
Ve daha iyi anlıyorum; binlerce somut kanıta ve Kuran’da evrim gerçeğine (artık teori değil) karşı hiçbir ayetin yer almamasına karşın, evrime karşı çıkan iyi eğitilmişleri! İslam dininin “namaz kılma, oruç tutma” kurallarını eksiksiz yerine getirirken, “kul hakkı yememe, işi ehline teslim etme, aza kanaat getirme” gibi kurallarını “es geçenleri”; din adına yapılan dine temelden aykırı tüm uygulamaları!
“Bir işadamı arkadaşından düşük faizli özel kredi alması ve basını sansüre çalışması” nedeniyle geçtiğimiz günlerde istifa eden Almanya Cumhurbaşkanı Christian Wulf çocukluğunda dini eğitim almış mıdır acaba? Neyse ki Türkiye’de böyle yöneticiler yok!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yeni tasarısına göre dördüncü sınıftan itibaren, isteyenler evlerinde “açık” öğretim görebileceklermiş; başları türbanla “kapalı” iken!
Bu tasarı şöyle yorumlanabilir mi acaba?
“Yıkanmış beyinlerin ütülenmesi!”
Haftanın Sözü: Her taassupta katil bir nitelik vardır. Tarihin taassubu gerçeği, felsefenin taassubu düşünceyi, dinin taassubu dini öldürür. (Cenap Şahabettin)