ulgenzekiok.fw

Tarihimizden şanlı bir yaprak

Haber Ekspres 22.01.2002

http://haberekspres.com.tr/tarihimizden-sanli-bir-yaprak–makale,1019.html

“Erhete to Kurtuluş”! Yunancada “İşte Geliyor Kurtuluş” anlamına geliyor bu sözcükler.

Yıl 1941; İkinci Dünya Savaşı yılları! Savaşa girmemişiz, ama kıtlık söz konusu. Ekmek karne ile dağıtılıyor! Almanya ve İtalya’nın işgali altındaki komşumuz Yunanistan ise bizden çok daha kötü durumda; açlık nedeniyle toplu ölümler görülüyor!

Komşusu açken, Türk halkının gözüne uyku girmiyor, kısıtlı yiyeceğini paylaşıyor, Yunan halkıyla! Yunanistan’a yiyecek taşıyan geminin adı, Yunan ordusuna karşı verdiğimiz ve üzerinden henüz yirmi yıl bile geçmemiş savaş ile aynı: “KURTULUŞ”! 1941 – 1942 yıllarında Yunanistan’a beş sefer yapan Kurtuluş altıncı seferinde bir kaza sonucu batmış, yardımlar başka gemilerle sürmüş.

“Kurtuluş”u ilk duyduğumda 7-8 yaşlarında bir çocuktum. Olayları anlatan Aristo Kantarcis (Kantarcı) ise 55-60 yaşlarındaydı. Mübadele sırasında Bergama’dan Midilli’ye göçmüş, yıllar sonra doğduğu topraklara dönünce tanıştığı annem ve babamla dost olmuştu. Aristo “Kurtuluş” sayesinde kurtulan insanları yaşlı gözlerle anlatıyor, annem de söylediklerini Türkçeye çeviriyordu.

Altı yıl kadar önce bir televizyon kanalındaki haber üzerine anılarım canlanmış ve konuyu araştırmıştım. Geçtiğimiz günlerde internetteki bir arkadaş grubunda yazışırken bu öyküyü anlatmıştım. Birkaç gün sonra BAL’dan sınıf arkadaşım Nezih Öztüre aradı ve bir kitap göndereceğini söyledi bana! (Teşekkürler Nezih)

“İşte Geliyor Kurtuluş – Erhete to Kurtuluş” başlıklı kitap (İzmir Ticaret Odası Kültür Sanat Tarih Yayınları 9) Elçin Macar imzasını taşıyor. Her sayfanın yarısı Türkçe yarısı Yunanca olarak düzenlenmiş kitapta, olayın ayrıntılarının yanında birçok fotoğraf ve belge de yer alıyor. Elçin Macar‘a ve İzmir Ticaret Odası‘na tebrikler ve teşekkürler. 2009’da 1000 adet basılan kitap satışa sunulmamış; keşke sunulsaydı!

Macar, yazdığı önsözde amacını “aralarında aşk ve nefreti bir arada yaşayabilen ve aynı kültür hazinesinin içinde yer alan iki ülkenin yakınlaşmasına bir nebze olsun katkı yapabilmek” olarak dile getirmiş! Keşke bu amaçla çalışanların sayısı artsa! Keşke bu yaşananların sinema filmi, televizyon dizisi çekilebilse!

Ve rahmetli dedemin anneme anlattığı bir olay geliyor aklıma! Mübadele öncesinde Girit’in Resmo (Rethymnon) kasabası; Makri Steno caddesi! Çoğu Yunanistan anakarasından gelmiş silahlı gruplar Türklerin yaşadığı evlere baskınlar düzenliyor! Dedemin Yunan komşuları baskın yapılacağını öğrenince birkaç gün boyunca dedemleri kendi evlerinin tavan arasında saklıyorlar! Belki de kendilerini riske atan bu insanlar sayesinde yaşıyorum ve yazabiliyorum bu satırları! Bu insanlar acaba torunlarına anlatmış olabilirler mi dedemleri nasıl kurtardıklarını? “Dedemin İnsanları” filmindeki Resmo’lu hemşerim gibi bir kâğıda yazıp, ağzı kapalı bir şişeye koyarak denize atsam, ellerine geçebilir mi dedemleri kurtaran insanların akrabalarının?

Bir teşekkür edebilir miyim onlara?

Not: İlk patronum (ilkokulda yaz tatillerinde Ayvalık’taki kitapçı dükkanında çalışırdım), mübadele konulu romanları ile tanınan yazar ve çevirmen Ahmet Yorulmaz‘ın son kitabı “Bizim Zeytinyağlı Ayvalık Yemeklerimiz” Tarlakuşu Yayınları’ndan çıktı, yanında DVD’si de var. Hem sağlıklı, hem lezzetli yemek meraklılarına duyurulur.

Haftanın Sözü: Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi. (Halil Cibran)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları