Haber Ekspres 08.01.2012
http://haberekspres.com.tr/sorular-sorular-2-makale,985.html
Anlamakta güçlük çekiyorum olanları! Sondan başlayayım.
26. Genel Kurmay Başkanı “terörist” olma suçlamasıyla tutuklandı! Bu durumda o kişinin yıllarca yönettiği Türk Silahlı Kuvvetleri “terör örgütü” mü oluyor? Bu kişiyi o makama seçerek atayan ve yıllarca birlikte çalışan AKP hükümeti bu durumda terör örgütüyle en azından “işbirliği” yapmış olmuyor mu?
Ya o dönemde yaşamlarını kaybeden şehitlerimiz? “Terör örgütü”ne hizmet ederken mi öldüler?
Yapılan suçlamalarda yeni bir şey gözükmüyor. Olayın zamanlamasının 35 kişinin terörist sanılarak öldürülmesi nedeniyle oluşan yoğun gündemle çakışması bir rastlantı mı?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuyla ilgili olarak demiş ki: “Hukuk düzeni içinde bir yargılama sürecine şahit oluyoruz. Herkesin hukuk sistemi içinde sorumluluğu vardır. Dolayısıyla herkes hukuk karşısında eşittir”.
Sincan 1. Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz, 2009 Mayıs’ında kendisi hakkında “Kayıp Trilyon Davası” ile ilgili olarak “Yargılanmalıdır” kararı verdiğinde; Cumhurbaşkanı Gül aynı sözleri sarf etmek yerine, neden “Sanığı olmadığım davadan dolayı bazı çevrelerce şüpheli gibi gösterilmeye çalışılmam iyi niyetle bağdaşmaz” demiştir? “Herkes hukuk karşısında eşit” olduğuna göre o yargılama “hukuk düzeni” içinde değil miydi?
Cumhurbaşkanı konuşurken, önceden “Ergenekon’un savcısıyım” diyen Başbakan’ın konuşmaması ne anlama geliyor?
Saralım geriye!
10 Kasım tarihli Zaman Gazetesi’nde “Atatürkçülüğün bir tür; cehaleti, kifayetsizliği, ilme ve fikre uzaklığı ve bağnazlığı gizlemek için icat edilmiş bir maske olduğunu uzun yıllar boyu tecrübe ederek öğrendim.” diye yazan Mümtaz’er Türköne‘yi Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu’na atayan Cumhurbaşkanı Gül Türköne’nin istifasını istemiş midir? İstemişse hangi sözleri nedeniyle istemiştir? “Atatürkçü olmayı hakaret sayarım”, “Elbette Atatürkçü değilim, çünkü benim aklım fikrim var.” veya ” Atatürkçülük, 27 Mayıs 1960’tan sonra icat edilmiş bir darbe ideolojisidir” gibi sözleri nedeniyle ise bunların önceden yazdıklarından farkı nedir?
Başbakan Erdoğan’ın “bilip bilmeden yazan cambaz köşe yazarı” olarak nitelendirdiği Mehmet Baransu, Â verdiği yanıtta “Ben eli silahlı olandan korkmadım, Kasımpaşalı’dan mı korkacağım”; “Sayın Başbakan iki cambaz bir ipte oynamaz” ve “Bu ülke cambazın kim olduğunu da öğrenecek. Cambazları da. Sayın Başbakan siz de çok iyi bildiklerinizi öğreneceksiniz” derken gücünü nereden alıyordu? Başbakanın “çok iyi bildikleri” nelerdi? Başbakan’ın buna yanıtı neden cılız kaldı? Neden İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e verdiği gibi “Van minüts” tarzı bir yanıt veremedi?
Yine yorum yok!
Bir soru daha! Bu sorular neden pek fazla dillendirilmiyor? Aşağıdaki “Haftanın Sözü” nedeniyle mi yoksa?
Haftanın Sözü: Düşünen kafalara zararlı fikirler üşüşür; büyükler her şeyi bizden iyi düşünür. Anonim