ulgenzekiok.fw
,

Sorular, sorular!

Haber Ekspres 25.12.2011

http://haberekspres.com.tr/sorular-sorular-makale,958.html

Aklımızda her zaman türlü sorular taşır; bazılarının çok merak ederiz, yanıtlarını! Kafamdaki soruların sayısı hiçbir zaman bu dönemdeki kadar fazla olmamıştı; ne okusam sorular hücum ediyor beynime!

Anayasayı okuyorum, örneğin; gözüme 10. madde takılıyor! Herkes! !kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.”

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan bir cerrahi operasyon geçirdi, kendisine acil şifalar dilerim. Ancak, operasyonu gerçekleştiren hekim 26 Ağustos 2011 tarihli kanun hükmünde kararname nedeniyle üniversiteden ayrılmıştı ve hukuken üniversitede cerrahi operasyon yapması “suç”tu. Bu hekim hakkında herhangi bir soruşturma açılmadığına göre, aynı pozisyondaki hekimler, aynı şeyi yaparlarsa bu “suç “sayılır mı?

Yeni anayasada, Herkes! ! kanun önünde eşittir” bölümünün ardından, “Başbakanlar daha eşittir” gibi bir ifade yazılması düşünülüyor mu?

Başbakan Erdoğan’ın hastalığı konusunda başka sorular da geliyor akla! Ameliyatı yapan hekim neden yapılan girişimle ilgili açıklama yapmadı? Patolojik inceleme sonucu açıklandığı gibi “iyi huylu bir tümör (polip)” şeklindeyse, bu rapor neden gösterilmiyor? Bu durum fısıltı gazeteleri ile yurt dışındaki bazı internet sitelerinde yer alan ve başbakanın hangi evredeki hangi tür kanser olduğuna ilişkin ayrıntılı haberlere çanak tutmuyor mu?

27 Temmuz 2003’te Gaziantep’te “iğne yapmaktan aciz” olarak nitelendirdiği doktorlar için “Delik deşik eder sizi, hala damarı bulamaz. Ama bir hemşireye hemen verirsiniz, bakarsınız ki bir girişte hemen damara girer.” diyen Başbakan Erdoğan aynı düşüncelerini koruyor mu?

Anayasaya devam! Geldim 42. maddeye! “Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz! !Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz! !İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.”

Neresinden başlayım? Anayasal hak olan “parasız eğitim”den “yoksun” kalınmasın diye pankart açan gençlerin 19 ay tutuklu olarak hapis yatmasından mı? Yoksa bir bakanın gözüne yumurta atarak morartan öğrencilerin serbest bırakılmasından mı? Bu durumda anayasal bir hakkı pankart açarak istemek “suç”, bir bakana yumurta atarak gözünü morartmak “serbest” mi oluyor?

Eğitim ve öğretim “Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda” ve ” çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre” yapılıyor mu? Örneğin İmam Hatip Liselerinde?

Yıllardır “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu” olduğu halde Doğu ve Güneydoğu’daki doğurganlık çağındaki kadınların yüzde 40’ı neden okuma yazma bilmiyor?

Var olan anayasaya rağmen, bunlar yaşanabiliyorsa, “Sivil” markası ile yutturulması düşünülen yeni “hap”ın yan etkileri neler olabilir?

Of, yeter! Kapadım “Anayasa”yı!

Bertrand Russell bir röportajında “İnsan yaşadığı dönemin hoşgörür olduğunu nasıl bilir?” sorusunu “Özgür kurumlardan anlarsınız. Basın özgürlüğü olur, düşünce özgürlüğü olur, propaganda özgürlüğü olur.” diye yanıtlamış. Buna göre şu dönemde Türkiye’de “hoşgörürlük” ne durumda?

Yoksa “hukukçu” olmadığım için mi anlamakta zorlanıyorum olanları?

Ve son iki soru (ilki ulemaya):

“Adalet”in bittiği yerde “ilahi adalet” devreye girer mi?

Her şeyi “tek adam”a endeksleyen AKP, kendi kazdığı çukura kendi mi düşüyor?

Haftanın sözü: “Bilim insanı doğru yanıtları veren değil, doğru soruları sorandır.” Claude Levi-Strauss

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları