Haber Ekspres 11.12.2011
http://haberekspres.com.tr/ataturk-ve-siir-makale,929.html
Atatürk’e yönelik sistemli yıpratma harekâtı hızını giderek arttırırken, Atatürk’ün fazla bilinmeyen yönlerini anekdotlarla aktarmak yararlı olabilir mi? Siz karar verin!
Şiire ilgisi Manastır İdadisi’ndeyken başlayan Mustafa Kemal, kompozisyon öğretmeninin “Böyle uğraşlar seni askerlikten uzaklaştırır” uyarısını dikkate alsa da, Selanik Askeri Rüştiyesi’ndeki arkadaşı Ali Fuat Cebesoy’la birlikte geceleri yatakhanede, yasak olmasına rağmen, özellikle Namık Kemal’in şiirlerini gizli gizli okurlar. Özellikle şu dizeler heyecanlandırır genç Mustafa Kemal’i:
“Felek her türlü esbab-ı cefasın (eziyet yollarını) toplasın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten (yolculuktan).”
Yunan ordusunun işgali altındaki Bursa’nın kurtuluştan umudunu kesmiş bir milletvekili Meclis kürsüsünden Namık Kemal’in Vatan Mersiyesi’nden iki dizeyi, bir sözcüğünü değiştirerek, dövünürcesine tekrarlar:
“Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini
Yok, mudur kurtaracak bahtı kara maderini (annesini)?”
Gerisini şair Behçet Kemal Çağlar şöyle anlatıyor: “Aruzu, neredeyse Namık Kemal’den daha iyi kullanmasını biliyormuşçasına; Mustafa Kemal kürsüye fırlamış ve halkın iman tahtası’ dediği göğüs kemiğini döve döve şöyle haykırmıştı:
Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!”
Atatürk’ün en çok sevdiği şairlerden biri de Tevfik Fikret’tir. 1925’te İzmir Öğretmen Okulu’nda Fikret’in şu dizesini anımsatır:
“Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer (insanlık).”
Atatürk bir gece konuklarına “Şair kime derler?” diye sorar. Saygın konukların “nesre musiki katabilen dil sihirbazı” gibi ağdalı yanıtlarını beğenmez ve şiirden hiç anlamayan birine yöneltir soruyu. “Şiir yazana şair derler, efendim” yanıtına “Aferin”i yapıştırır. Gülüşmeler durunca “En iyi tanım seninki, ama bir yanlışın var; şiir yazılmaz, söylenir” der.
Atatürk de şiir yazmaktan çok dikte ettirmeyi severdi. 24 Ekim 1933 tarihinde Ankara Müzik Öğretmenliği Okulu’na gelen Atatürk “Size bir dize söyleyeceğim. Devamını beraber yazacağız. Oluşacak güfteyi hemen besteleyip bana söyleyeceksiniz” der. Atatürk’ün “Büyük karakterli Türk, çalışır yorulmazsın” dizesinin ardından ikinci dizenin ilk bölümü Celal Bayar’a; son bölümü Atatürk’e aittir.
“Zekan cihandan büyük, müsbet ilme bağlısın.”
Diğer dizeleri öğrenciler tamamlar:
“Güzel san’at sevgisi, yüreğine ateştir:
Türk’ün büyük ülküsü, bu dünyaya güneştir! “
Savunma Bakanı Derviş Paşa’nın ölümü nedeniyle Hafız Yaşar Okur’a bir şiir dikte ettiren Atatürk, bunu mersiye şeklinde bestelenmesini ve bir gün sonraki cenaze töreninde okunmasını sağlar. Atatürk’e ait olduğu bilinmeyen güfte şöyledir:
“Büyük Türk Ordusu
Büyük bir kahramanını toprağa veriyor;
Ulu Türk Milleti
Değerli bir evladını toprağa veriyor.
Toprak!
Bu değeri koynuna almaktan zevk mi duyuyorsun?
Bize dersin ki:
Bu kıymetliniz bağrımda,
Açacaktır kahraman çiçekleri.
Sükun buluruz.
Ancak o zaman
Gözlerimizin yaşı
Seni sular.”
Atatürk’ün Türkçe’ye çevirdiği şiirler de vardır. Arkadaşı Salih Bozok’a yazdığı mektuptaki Fransız şairi Verlaine’in “Hayat Serenadı” şiiri gibi:
Hayat kısadır,
Biraz hayal,
Biraz aşk
Ve sonra Allahaısmarladık.
Hayat hoştur.
Biraz kin,
Biraz ümit,
Ve sonra Allahaısmarladık.
Atatürk’e “diktatör” diyenlere ithaf olunur!
U – N – U – T – M – A – Y – A – C – A – K
U – N – U – T – T – U – R – M – A – Y – A – C – A – Äž – I – Z
Haftanın sözü:
“Ne çıkar beden olup gelmese yanımıza,
Girmiştir kafamıza, sinmiştir kanımıza;
Bu sonsuz yaşayışa “hayatı terk” mi denir?
O’ndan bir şey almayan insana Türk mü denir?”
Behçet Kemal Çağlar