Haber Ekspres 23.10.2011
http://haberekspres.com.tr/ilkellik-gelismislik-ve-kurtculuk-sorunu-makale,821.html
“İlkel” ve “gelişmeye çalışan” (hiçbir zaman gelişmiş’ derecesine ulaşamayacaklarını bile bile) birey arasındaki temel farklardan biri şu: “İlkel insan” kendi düşüncesinin “tek doğru” olduğuna inanır ve diğer insanların da bu düşüncede olmaları gerektiğini düşünür. “Gelişmeye çalışan” insansa “tek bir doğru” olmayabileceğinin, tüm insanların kendisi gibi düşünmeyebileceğinin farkındadır; çözüm bulmak, kendi doğrularını başkalarının doğrularıyla uzlaştırabilmek için çaba sarf eder. “Temel doğru”lardan taviz vermeksizin, uzlaşmanın yollarını arar.
Gelişmeye çalışan insan derin düşünür; buzdağının altında çok daha büyük bir kitle olduğunun bilincinde olduğundan, sorunların kökenine inmeye çalışır. “İlkel” insansa yüzeyeldir, buzdağının sadece görünen kısmı ile ilgilenir. “Ne kadar az bilirse, o kadar şiddetle savunur, düşüncelerini!”
İlkel insanların bir araya gelerek oluşturdukları “ilkel toplumlar”ın yerinde saymasına, hatta geriye gitmesine karşın, gelişmeye çalışan insanların toplumları sürekli “gelişim” gösterir. Bazen “gelişmeye çalışan” bir insan başa geçerek ilkel kalmış bir topluma “gelişim” yönünde hızlı bir ivme kazandırabilirken; tam tersi, yani “ilkel” kişilerin başa geçerek toplumu ilkelleştirmeleri de olası!
“İlkel” birey sadece kendisi gibi olanı severken, “gelişmeye çalışan” birey tüm insanları, hayvanları, hatta bitkileri, kısacası doğayı sever; sevgisi paylaştıkça büyür; verdikçe daha da zenginleşir!
“Gelişmeye çalışan” insan olmanın temel yolu iyi eğitimden geçer. Eğitimsizlik veya küçük yaşlarda verilen ezberci, dogmatik tek yönlü eğitim bireyleri ilkelleştirirken, düşünmeyi ve sentez yapmayı sağlayan eğitim sistemleri bireyleri, dolayısıyla da toplumları geliştirir.
İlkel toplumlarda toplumun farklı kesimleri arasında gözlenen uçurumlar, gelişmiş toplumlarda yoktur. Ekonomik açıdan büyük bir güç olsa da, Time dergisine göre toplumun enyüzde birinin gelirin yüzde otuzuna sahip olduğu; çok sayıda okuma yazma bilmeyen ve/veya evsiz birçok insanıyla ABD, gelişmişlik düzeyi bakımından fazla yukarılarda değildir, bu nedenle.
Toplumunu geliştirmek isteyen “gelişmeye çalışan” liderler toplumun içindeki uçurumları giderebilmek için özellikle eğitimsiz insanların temel eğitimine büyük önem verirlerken, başa geçen “ilkel” insanlar bunu “tehlike” olarak görürler. Bireylerin, özellikle de yarının annelerinin, yani temel eğitimi verecek kız çocuklarının okuma yazma öğrenmemelerini umursamazlar. Ezberci ve dogmatik bir eğitimin yanında bir veya birkaç çeşit afyonla toplumu uyutmaya çalışırlar; iktidarlarını toplumun cahil kalmasıyla sürdürebileceklerinin bilincindedirler çünkü. “İlkel” yöneticiler “balık verip, oy alma” yöntemini benimserken, “gelişmeye çalışanlar”ın tek derdi “balık tutmayı öğretmek”tir.
Başta “Kürtçülük sorunu” (“Kürt sorunu” terimi bence yanlış) olmak üzere birçok sorunumuzu hep “ilkel” insanların “ilkel” yöntemleriyle çözmeye çalıştık. 2011 yılında Doğu ve Güneydoğudaki kadınlarımızın neredeyse yarısı okuma yazma bilmiyor ve ilkel derebeylik yasaları hala geçerli. Geçmişte “Köy Enstitüleri Projesi“nde olduğu gibi, kalıcı çözümler ancak “gelişmeye çalışan” insanlarla ve onların bulacağı “gelişmiş” yöntemlerle olası!
Haftanın Sözü: Bir erkeği eğitirseniz tek bir insanı eğitmiş olursunuz. Bir kadını eğitirseniz bütün bir aileyi eğitmiş olursunuz. Charles Duncan McIver