Haber Ekspres 02.10.2011
http://haberekspres.com.tr/terorun-panzehiri-egitim–makale,784.html
En sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. PKK’nın öğretmen kaçırma eylemleri gelişigüzel değil, iyi planlanarak yapılmış eylemler. Çünkü çok iyi biliyorlar ki az da olsa eğitim görmüş insanlar, bırakın bir insanı, bir hayvanı bile öldüremezler! Biliyorlar ki eğitilmiş bir toplumda kendilerine yer bulmaları olanaksız!
Türkiye’de huzur ve refahın ancak toplumun farklı kesimleri arasındaki eğitim uçurumunun kapatılmasında olduğunun bilincindeydi Atatürk! “!izleyeceğimiz eğitim siyasetinin temeli, öncelikle mevcut bilgisizliği ortadan kaldırmaktır. Bütün köylüye okumak, yazmak ve vatanını, milletini, dinini, dünyasını tanıtacak kadar coğrafi, tarihi, dini ve ahlâki bilgi vermek ve dört işlemi öğretmek öğretim ve eğitim programımızın ilk hedefidir.” sözleri ile özetlediği amaçlar doğrultusunda atmıştı köy enstitülerinin temelini…
Üç beş oy uğruna Köy Enstitülerinin iğdiş edilmesi ve ardından kapatılması en çok Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini etkiledi. Bu bölgelerde resmi verilere göre doğurganlık çağındaki kadınların yüzde 35-40’ı okuma yazma bilmiyor ve bu kadınların çocukları kaçırıyor öğretmenlerimizi!
“Kürt sorunu” olarak nitelenen sorunun çözümünde öncelikle iki tarafın birbiriyle empati kurması ve diğer tarafı anlaması gerek. Kürt kökenli vatandaşlarımızı anlamak için Çin’deki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ni incelemek yararlı olabilir. Uygurları tanıdıktan sonra benim Kürt sorununun çözümüne yönelik görüşlerimde değişiklikler oldu. Uygurların belli bir alanda yükselmeleri, Türkiye’deki Kürtlerden çok daha zor, ancak ilköğretimi anadillerinde okuyabiliyorlar ve üniversitede okumak isterlerse bir yıl Çince hazırlık sınıfı zorunluluğu var. Ayrışmayı, bölünmeyi hızlandıracağı için ana dilde eğitime sıcak bakmıyorum; ancak hiç eğitim vermemenin sonuçlarının anadilde eğitim vermekten çok daha kötü olduğunu fark ettim. İnsanlara tek bir konuda baskı uygulanmasından yanayım: Maddi olanağı bulunmayanlara devlet yardımı koşuluyla, “zorunlu eğitim”.
Demokrasinin ancak ve ancak, iyi eğitilmiş toplumlarda başarı şansı var. Eğitimsiz toplumların sözde demokratlarının demokrasi anlayışı nalıncı keseri gibi “hep kendine yontmak”tan ibaret. Kürt sorununun kökenindeki “eğitimsizlik” ve “derebeylik sistemi” sürdükçe sorunun çözülemeyeceği ve kalıcı bir çözümün zaman alacağı kanısındayım.
Çözüm gerçekten isteniyorsa, ABD’nin Truman Doktrini uyarınca yaptığı Marshall Planı ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in istifa ettirildiği 1940’lı yılların ikinci yarısındaki günlere dönmemiz gerek. Cehaleti ortadan kaldıracak, günün koşullarına uygun yeni bir “Köy Enstitüsü” ve derebeyliğe son verecek bir “Toprak Reformu” projeleri için kafa yormalıyız!
Haftanın Sözü: Çocuklara bugünkünden daha bilinçli, daha iyi düzenlenmiş kurumların ve daha yüce inançların benimsetilmesine bağlıdır her gelişme. Bernard Shaw