Haber Ekspres 14.08.2011
http://haberekspres.com.tr/mutaassip-bir-otelde-kalmistim-makale,705.html
Hayrettin Karaman‘ın Yeni Şafak’ta yazdığı “! her Müslüman, aleni (ortada, meydanda, herkesin içinde yapılan) dine, ahlaka, adaba aykırı bir davranışa engellemek veya ıslah etmek maksadıyla müdahale etmekle yükümlüdür” biçimindeki sözler birkaç yıl önce yazdığım, yayımlanmamış şu yazıyı anımsattı!
“Kızılcahamam’daki bilimsel bir toplantı davetini kabul ettikten sonra, kalacağımız otelin niteliklerini internetten araştırırken rastladığım mutaassıp otel‘ tamlamasını garipsemiş, bir otelin nasıl mutaassıp‘ olabileceğini düşünmüştüm.
Otele vardığımda ilk dikkatimi çeken kadınların çoğunun türbanlı oluşuydu. Bazı alanların kadınlara veya erkeklere özel‘ olduğunu önceden öğrenmiş olsam da, asansörde bazı katların yanında kadın‘ veya erkek‘ yazdığını görünce şaşırdım. Kadınlara özel bazı bölümler tamamen kapalıyken, kadınların da dolaştığı yolun kenarındaki erkek havuzunda normal mayoyla güneşlenen erkeklerin serbestliği önemli bir çelişki yaratıyordu, bana göre!
Böyle bir ortamda deney ve gözlem yapmak kaçınılmazdı. Öğle yemeğinde Ne içersiniz?‘ diye soran çocuğa şaka yollu Alkollü içkilerden neler var?‘ dediğimde, gözlerinde beliren Uzaydan mı geldin abi sen?‘ cinsi bakış görmeğe değerdi. Akşam yemeğinin ardından oturduğumuz kafeteryada garsonu beklerken, bu kez kadın meslektaşlarıma şaka yaptım. Yan taraftaki camların üzerinde, yanlışlıkla çarpmayı önlemek için yapıştırılmış mavi yuvarlakları göstererek Biz buraya oturduk; ama asansörde görmüştüm, mavi noktalı yerlerde kadın ve erkeklerin birlikte oturmaları yasakmış‘ deyiverdim. Yaklaşan garsonun bizi uyaracağını sanan meslektaşlarımın yaşadığı tedirginlik de dikkate değerdi.
Alkol yasağına gösterdiğimiz tepki, arabasıyla gelen bir arkadaşımızın yakındaki büfeden aldığı biraları mideye indirmeden uyuyamamak oldu. Suç işlemiş olma‘ psikolojisiyle boş bira kutularını ne yapacağımızı düşünmemiz daha da ilginçti. Bu arada, iki gün boyunca farklı görüntümüze ve şen şakrak kahkahalarımıza karşın en ufak bir tepki veya ters bir bakışla karşılaşmadığımızı da belirtmem gerek.
Döndükten sonra düşündüm! Türkiye’nin durumunun İzmir’den, Muğla’dan, Bodrum’dan, Ayvalık’tan anlaşılamadığını! Belki de toplum veya aile baskısıyla taktıkları türban nedeniyle toplumda farklı‘ duruma düşen insanların duygularını artık daha iyi anlayabildiğimi… Türbanlılara değil, türban‘ üzerinden çıkar‘ elde edenlere karşı olmamız gerektiğini!”
Yazı böyleydi. Karaman’ın önerdiği türde bir “müdahale” ile karşılaşmadığımız için şanslıymışız. Ne diyeyim!
Karaman’ın yazısı Başbakan Erdoğan’ın İstanbul Belediye Başkanı iken yaptığı konuşmadaki “Hem laik, hem Müslüman olunmaz; ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olduğu zaman adeta ters mıknatıslanma yapar” sözlerini de anımsattı bana.
Umarım “Müslüman’ın farklı olanlarla zorunlu ilişkisinin adına ben ısrarla hoşgörü’ değil, tahammül’ diyorum” sözlerinin de sahibi Hayrettin Karaman, başbakanımızın boşaltacağı koltuğa göz dikmemiştir!
Haftanın sözü: Laiklik, asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi olanağını sağlamıştır. Atatürk