“Yetkin (kamil)insan” bir çok kez tarif edilmiştir. Okuduklarım arasında en ilginç tarife Oğuz Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı” kitabında (İletişim Yayınları) rastladım. İstanbul TeknikÂ
Üniversitesi eski rektörlerinden Prof. Dr. Mustafa İnan’ın hayatını konu alan kitapta İnan, yetkin insanı matematik tutkunu bir mühendise yakışan, basit ama mükemmel bir dille tarif ediyor.
“Kendisine yapılmasını istemediği davranışı başkasına yapmayan kişi…” Bu tariften yola çıkarak “yetkin devlet”i de “kendi vatandaşlarına uygulanılmasını istemediği eylemleri başka devletlere uygulamayan devlet” olarak kabul edebiliriz.
* * *
Bugün “gelişmiş” sayılan devletler, acaba “yetkin”ler mi? Kendilerini demokrasinin, özgürlüğün veya insan haklarının beşiği olarak gören bazı ülkelere şu sorular sorulabilir.
Türkiye Cumhurbaşkanı’nın eşi Müslüman yabancı uyruklu gençlerin araba yakma eylemleri sırasında bölgeyi ziyaret edip gençlerle konuşsa, “Bu gençlerin sorunlarına eğilmek, daha fazla özgürlük sağlamak lazım…” gibi demeçler verse Fransız vatandaşları neler hissederdi?
İskeçe Müftülüğü ekümenik olmak istese, Müslüman halkın kendi müftüsünü seçmesine izin vermeyen Yunanistan bunu nasıl karşılardı?
Belçika’nın en önemli işadamlarından birini Belçika’da öldüren bir Belçikalı Türkiye’de yakalansa ve cinayet Türkiye’de işlenmedi diye salıverilmeye kalkışılsa Belçika halkı ne düşünürdü?
Türkiye Büyük Millet Meclisi ABD’nin Kızılderili soykırımını kabul eden bir yasa çıkarsa, ABD’li müttefiklerimizin hoşuna gider miydi?
* * *
Sözde Ermeni soykırımını ısıtıp ısıtıp gündeme taşıyan ülkeler 34 masum diplomatını planlı bir terör serisine kurban verseler, bununla ilgili kaç film çevirirlerdi, kaç kitap yazarlardı, kaç heykel dikerlerdi? (Biz neden yapmıyoruz anlayamıyorum.)
Avrupa Birliği’ni oluşturan düşünce yapısının temelinde Fransız ihtilalini gerçekleştiren düşünceler ve bu ihtilali simgeleyen özgürlük, eşitlik ve kardeşlik kavramları vardır. Türkiye’ye sunulan şartlar arasında “serbest dolaşım hakkı”nın bulunmayışı “özgürlük” kavramıyla; “ucu açık görüşme” ve “ayrıcalıklı ortaklık” terimleri ise “eşitlik” kavramı ile taban tabana zıttır. Özgürlük ve eşitlik tohumlarının yokluğunda kardeşliğin yeşermesi ise olanaksızdır.
George Orwell’in “Hayvanlar Çiftliği” kitabındaki olaylara benzer şekilde, Avrupa Birliği’ne aday ülkeler arasında artık “Tüm devletler eşittir, ama bazıları daha eşittir…”