http://haberekspres.com.tr/kanadoglu-siyasete-girmeyi-dusunebilirim-makale,367.html
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, İzmir Atatürkçü Düşünce Dernekleri’nin Konak Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlediği “Demokrasi” konulu konferansta Dr. Selahattin Akçiçek Kültür ve Sanat Merkezi’nde konuştu. Koltuk aralarını bile tıklım tıklım dolduran coşkulu bir kalabalığa seslenen Kanadoğlu önemli açıklamalarda bulundu.
Hizbullah davasında 10 yıl içinde kesin hüküm almadıkları için gerçekleşen tahliyeler tartışılırken, Başbakan Erdoğan’ın “Benim dosyamı bir günde getirmeyi biliyorsunuz” sözleriyle kendisini kastettiğini söyleyen Kanadoğlu, 188 kişinin katli ile ilgili bir davanın seçimle ilgili bir davayla karşılaştırılmasını “elmalarla armutları toplamak” olarak niteledi ve asıl sorumluların gerekli hukuki düzenlemeleri yapmayanlar olduğunu iddia etti.
Kanadoğlu Erdoğan’ın söylediği şiir nedeniyle değil, yaptığı konuşmanın içeriği nedeniyle “yurttaşları kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan mahkum olduğunu; 2002 seçimleri öncesi adli sicilinin silinme talebinin 3 nolu DGM tarafından reddedildikten sonra Yargıtay’da temyiz mümkünken, 4 nolu DGM’nin kaydın silinmesine karar verdiğini; özel kurye ile bir günde getirttiği karara yaptığı itiraz sonucu 8. Ceza Dairesinin altı gün sonra 4 nolu DGM’nin kararını yok hükmünde saydığını hatırlattı. Necmettin Erbakan, Akın Birdal ve Murat Bozlak için de benzer işlemler yaptığını söyleyen Kanadoğlu, Erdoğan’ın yeniden “mağdur olma hevesinde” olduğunu söyledi.
Beş ay sonra yapılacak seçimlerin güvenliği konusunda endişeli olduğunu bildiren Kanadoğlu, gece yarısı yapılan düzenlemeler sonrasında seçmen kütüklerini düzenleme yetkisinin bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’ndan alınarak, İçişleri Bakanlığına bağlı Nüfus ve Vatandaşlık Genel Müdürlüğü’ne verildiğini; konuyla ilgili bir protokolün iptali için iki siyasi partinin başvurduğu Danıştay’dan 1,5 yıldır karar çıkmadığını anlattı. Seçim güvenliği konusunda Kanadoğlu’nu endişelendiren bir başka etmen, Ulusal Yargı Ağı Projesi’nin (UYAP) Adalet Bakanlığı’na bağlı olması; tek çareyse siyasi partilerin bir merkez kurarak, tüm sandıkları denetlemeleri!
Referandum sürecinde şekerle kaplanmış hapın İzmirliler tarafından yutulmadığını, ancak Türkiye tarafından ne yazık ki yutulduğunu söyleyen Kanadoğlu, HSYK ve Anayasa Mahkemesi yapısı dışında hiçbir şeyin değişmemesinin kendilerini haklı çıkardığını, yeni Anayasa Mahkemesi’nin Siyasi Partiler Kanunu’nun 108. maddesini iptal etmesiyle parti kapatmanın artık fiilen mümkün olmadığını açıkladı.
Seçim sonrasında bugünkü siyasi iktidarın devam etmesi halinde başkanlık sistemine geçileceğini ve “ileri demokrasi” tanımının totaliter bir rejime giderken, halkı uyutmak için kullanıldığını söyleyen Kanadoğlu, statta ıslık çalanların soruşturulmasının ve yoğun bakım odalarının gece basılmasının demokrasiyle bağdaşmadığı yorumunu yaptı.
Halkı “Aynı hapı bir daha yutmama” konusunda uyaran Kanadoğlu “Neden CHP’nin başına geçmiyorsunuz?” şeklindeki yazılı soruyu ise “Yaşının buna uygun olmadığı, ancak siyasete girmeyi düşünebileceği” şeklinde yanıtladı.
CHP İzmir Milletvekili Sabih Kanadoğlu!
Benim kulağıma hoş geldi; sizin?
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)