Hürriyet Ege 15.08.2010
Olay ve olgular arasındaki ilişkileri önceden anlayabilme, yaratıcılık ve sezgi gibi birçok yetenek bakımından üst düzey zihinsel kapasiteye sahip üstün zekâlı / yetenekli çocukların, tüm çocuk nüfusuna oranı dünyada ve Türkiye’de yüzde 2,5 civarında.
BusinessWeek’teki yazısında Alphan Manas bu çocukları “zihinsel ve fiziksel yüksek enerjiye, sorun çözme ve güçlüklerle uğraşma yeteneğine, sürekli gelişme isteğine, geniş hayal gücüne sahip, hızlı öğrenip, kavrayabilen, devamlı sorgulayan, tekdüzelikten hoşlanmayan, mizah anlayışları güçlü, yaratıcı ve liderlik güçleri mükemmel” olarak tanımlıyor. Manas, çok hızlı öğrenen bu çocukların sınıf düzenini bozabildiklerini, derste başka şeylerle ilgilenme veya uyuma gibi nedenlerle sık uyarı alabildiklerini, “zekâlarıyla rezil olduklarını” söylüyor.
Gelişmiş ülkelerde birçok test ve teknik yardımıyla küçük yaşta belirlenen bu dehalar, uygun eğitim ve bol ödüllendirmeyle en zirvedeki liderlere, araştırmacılara ve girişimcilere dönüşürlerken, Türkiye’de sadece müzik alanında çok az sayıda çocuk uygun eğitim görme şansına sahip olmuş, bugüne dek. Dehalarımızın çok büyük bölümünü normalleştirilip, yeteneklerini körelttikten sonra toplum içinde eritiyoruz.
Üstün zekâlı çocuklara yönelik Milli Eğitim Bakanlığına bağlı BİLSEM, Türk Eğitim Vakfına bağlı TEVİTÖL gibi kuruluşların yanında bazı dernek ve vakıflar varsa da, bunlar yeterli değil. Zihinsel engelli çocuklara yönelik, sayıları yetersiz de olsa, birçok okul varken, üstün zekâlı çocuklar için Türkiye’de tek bir okul bulunması önemli bir çelişki.
Ülkeyi ileri götürecek lider kadrolarını oluşturabilmek için yetenekli çocukların uygun testlerle erken yaşlarda belirlenip, nitelikli bir eğitimle yetenek ve yaratıcılıklarının geliştirilmesi gerekli. İdil Biret, Fazıl Say gibi üstün yetenekli ünlülerin bu konuları gündeme getirerek kamuoyu oluşturmaları, gerekli yasal düzenlemeler için önayak olmaları yararlı olacak sanki.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, okulgen@superonline.com)