ulgenzekiok.fw

Trafik, denetim, eğitim ve ceza Milliyet Ege 02.10.2005

BİR BAŞKA GÖZLE

Son yıllarda trafik kazalarında ölüm oranının önemli ölçüde düşmesini sağlayan bir uygulama var. Arabaların ön koltuğunda oturan sürücü ve yolcunun emniyet kemeri takma zorunluluğu. Gerçekten de eskiye oranla çok daha fazla sürücü, aracını emniyet kemeri takarak kullanıyor. 

Peki ne oldu da sürücüler emniyet kemeri takmaya başladı? Çok sayıda kişinin sabaha karşı 4’te televizyondaki emniyet kemerinin yararları ile ilgili eğitici kısa filmleri izleyip, bunlardan etkilenerek kemer takmaya başladığını sanmıyorum. Ne yazık ki en önemli etken yapılan seri denetimler ve kesilen para cezalarıdır.
* * *
Emniyet kemeri zorunluluğu yalnızca ön koltuklarda oturanlara değil, gelişmiş ülkelerdeki gibi arka koltukları da kapsamalıdır. Daha önemlisi bebek ve çocuklarda yaşa uygun araba koltuklarının kullanımı mutlaka zorunlu hale getirilmeli, boyu 150 cm’nin altındaki çocukların ön koltukta oturmaları yasaklanmalı ve yasağa uymayanlar cezalandırılmalıdır. Bu uygulamanın ikincil bir kazancı da çocukluğunda emniyet kemerine alışan yarının sürücüleri bilinçli olarak bu uygulamanın savunucuları olacaklardır. Her gördüğümde tüylerimi diken diken eden bir manzara da daha çok lüks arabalarda küçük çocuklarını önlerine oturtarak araba kullanan şoförler. Arabaların önden alacakları darbe sonucunda, ki çocukların dikkat dağıtması veya gaza basması sonucu bu olasılık hiç de az değil, açılacak hava yastıkları çocukların ölümüne yol açabilir.
* * *
Eğitim düzeyi düşük, başkalarının haklarına saygı göstermeyen, suç işleyenin değil onu şikayet edenin ayıplandığı toplumlarda düzen sağlamanın yolu uygun yasaklar koymaktan, yasaklara uygulanabilir cezalar öngörmekten ve yasaklara uyulup uyulmadığını denetlemekten geçmektedir.
Önemli bir konu da, toplumda suç işleyenlerin şikayet edilmesini teşvik etmektir. Böylece suç işleyenler kendilerini güvende hissetmeyecek ve suç oranlarında düşüş sağlanabilecektir. Türkiye’de özellikle devlete karşı suç işlemek veya yükümlülüklerini yerine getirmemek bir maharet gibi görülmekte ve bu eylemleri gerçekleştirenler “iş bitirici” olarak nitelendirilmektedir. Yükümlülüklerini zamanında ve tam olarak yerine getirenlerse sıklıkla “enayi” durumuna düşmektedir.
Herkesin yasalara ve başkalarının haklarına saygı duyduğu, “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” ve “Bal tutan parmağını yalar” sözlerinin unutulduğu bir Türkiye dileğiyle.

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları