ulgenzekiok.fw
,

Bölünebilirlik…

Milliyet Ege 30.11.2008
Türk insanını üstün niteliklere sahip, çalışkan, zeki, kahraman, yetenekli, asil, faziletli, sportmen, kültür sahibi olarak niteliyor Atatürk. Öyleyse neden hak ettiği yerde değil Türk insanı ve Türkiye?
Nedenleri say say bitmez. Atatürk ilke ve devrimlerinden verilen ödünler, yetenekleri ortaya çıkartmaktan çok köreltmeye yönelik, ezbere dayalı ve yanlışlarla dolu eğitim sitemi, yöneticileri belirleyen negatif seleksiyon sistemi, ilgili bilgisizler, bilgili ilgisizler…
Ya olumsuz yönlerimiz?
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın”, “Bal tutan parmağını yalar” atasözlerimiz toplumumuzun davranış kalıplarını yansıtmıyor mu? Binlerce yıllık kültür birikimlerimizi göz ardı edip, yaldızlı ama içi boş yabancı kültür özentimize, gereksiz ve abartılı yabancı hayranlığımıza ne demeli?
* * *
En önemli kusurlarımızdan biri de “bölünebilir” oluşumuz. Yüzde 99 aynı düşünenler bir araya geldiklerinde zamanlarının yüzde 99’unu, farklı düşündükleri yüzde 1’lik konu üzerinde sonu gelmeyen ve sıklıkla ayrı bir grup kurmakla sonlanan tartışmalarla geçiriyor.
Siyasi yelpaze sola kaydıkça bu eğilim artıyor. Uzun zamandır bölünmek için aradığımız bahaneye Sayın Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara rozet takmasıyla kavuştuk.
Bir grup, çarşafın Atatürk ilke ve devrimleri ile bağdaşmadığını ve kabul edilemez olduğunu söylerken; diğeri, toplumun her kesimine açık olunması gerektiğini, bu insanların ancak böyle kazanılabileceğini savundu. İşin komiği iki grubun da haklı olması!
* * *
Hiç düşündünüz mü?
Dilimiz, kültürümüz, dinimiz aynı olan Azerbaycan ile Türkiye neden iki ayrı ülke?
Yoğun laik-dindar kutuplaşması yetmezmiş gibi Türk-Kürt bölünmesi olasılığını tartışıyoruz da, kardeş Azerbaycan’la bütünleşme olasılığını neden hiç gündeme getirmiyoruz?
Neden bölündükçe çoğalan tek hücreli amipler kadar bile olamıyoruz?
Tarihe bakarsanız, Türklerin zayıf noktasının “bölünebilirlik” olduğunu anlayan Çin’in kendi etrafını yüksek setlerle örmesinin ardından M.S. 48’de çeşitli entrikalarla önce Büyük Hun Devleti’ni bölmeyi başardığını görürsünüz. Çinli komutan Sun-Tzu’nun 2 bin 500 yıl önce yazdığı “Savaş Sanatı” kitabındaki (Kastaş Yayınları) şu satırlara dikkat.
“Düşman ordularını savaşmadan yenmek en büyük ustalıktır.”
Sun-Tzu’nun yöntemlerini yakın tarihimizde en iyi uygulayan ülkeyse İngiltere’dir. (Bakınız Osmanlı döneminde, sonrasında ve günümüzde Orta-Doğu)
* * *
Sonuç…
Bölünmenin panzehiri birleşme, bütünleşmedir. Söz konusu vatandır; gerisi teferruattır. Süpürmeyip kullananlar süpürüldüğüne göre, süpürülmeyip kullanılanları süpürme zamanı gelmiştir. Birleşmenin, bütünleşmenin adresi işbirlikçi AKP’nin karşısındaki en büyük güç CHP’dir.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları