ulgenzekiok.fw
,

Atatürk neden içiyordu?

Milliyet Ege 09.11.2008

Yeni yönetim biçiminin etkilerini merak eden Atatürk, Nuri Conker’le birlikte Florya Köşkü’nün nöbetçilerini atlatıp, arabayla kaçarlar. Yolda Atatürk’ün gözleri, güçlükle çift süren yaşlı bir köylüye takılınca arabadan inip, sohbete başlarlar.
Atatürk’ün, “Sabanın bir yanında öküz, bir yanında eşek koşulu, başka öküzün yok mu senin?” sorusunu, “Var olmasına vardı ya, hıdrellezde vergi memurları sattılar” diye yanıtlar köylü. “Hiç vergi memurları köylünün üretim aracını satar mı? Neden muhtara, kaymakama, valiye şikayet etmedin?” sorularına muhtarın ve kaymakamın olaydan haberdar olduğu karşılığını verir; Vali içinse, “Bırak şu sağarı” der.
*   *   *
Adını öğrendiği “Halil Ağa” ya “Florya Köşkü’ne gelen Başvekil İsmet Paşa’ya derdini dökseydin” diyen Atatürk, “O sağarın sağarı! Heç işitmez beni” yanıtını alınca, “Atatürk koca yaz şuracıkta oturup duruyordu. Ona anlatsaydın” der. Karşılık şöyledir. “Atatürk’ümüzün yüzünü görmek için peygamber gücü gerek? Yiyip içmekten, işinden gücünden başını kaldırıp bizim öküzün arkasından mı seyirecek?”
Dönüşte Atatürk’ün canı sıkılmıştır; yaverine İstanbul’daki bakan ve milletvekillerini, Vali’yi, İsmet Paşa’yı bulmasını, akşam yemeğe beklediğini bildirmesini söyler. Nuri Conker’den de kuşkulandırmadan Halil Ağa’yı getirmesini ister.
Konuklarına, “Bu akşam soframıza efendimiz gelecek” diyen Atatürk, baş konuğunun gelmesini ister ve sağına oturttuğu Ağa’yla nasıl tanıştıklarını anlatır, sorularına gündüz verdiği yanıtları tekrarlamasını ister. Kekeleyerek de olsa Vali ve İsmet Paşa için söylediklerini tekrarlayan Halil Ağa, sıra Atatürk için söylediklerine geldiğinde, “Ağzıma ateş doldur, işte bunu demem!” deyince, Atatürk hatırlatır söylediklerini ve “Atatürk de sarhoşun biri demesine getirdin ya” dedikten sonra Halil Ağa’ya döner. “Bir kanun gerekti mi bu baylar İsviçre’den, Fransa’dan bir kanun buluşturur, Türkçe’ye çevirtirler; basıp imzayı, gönderirler Büyük Millet Meclisi’ne? Bunlar da hükümet incelemiş, benim zorlanmama gerek yok derler ve kaldırırlar parmaklarını, olur sana bir kanun! Sonra bir vergi memuru gelir, vergi borcundan Halil Ağa’nın öküzünü çeker satar? Üretim düşermiş kimin umurunda? Sonra ben bunları görür, tasalanırım! Sen benim yerimde olsan, efkar dağıtmak, bunları bu beylerle konuşmak için içmez misin?”
Hemen belirteyim, yoğun çalışma dönemlerinde Atatürk aylarca ağzına içki koymamıştır ve O’nun gündüz içtiğini gören olmamıştır.
Sevgili Atatürk; bugünlerde biz de efkarlıyız. Ne yapsak ki?
* İsmet Bozdağ’ın “Atatürk’ün Fikir Sofrası”ndan (Tekin Yayınevi) özetledim.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları