Milliyet Ege 24.08.2008
Â
Zor günler geçiren Türkiye’de bir taraftan laik-dindar kutuplaşması artarken, diğer taraftan ırksal ve sınıfsal farklılıklar kaşınmakta ve son kale ordu yıpratılmakta. Türkiye’yi zayıflatmayı amaçlayan ve kökenini yurt dışından alan bu etkinlikler 1980 öncesini andırıyor. O dönemde birbirlerine kurşun atanlar, bugün kol kola girebilmişlerse, bugün birbirine diş bileyen insanlar da bir gün bir araya geldiklerinde, geçmişte hangi hataları yaptıklarını konuşacaklardır. Demokratik çözüm yolunda insanların, kendini karşı tarafın yerine koyarak, sakince düşünebilmeleri gerek.
Sadece birkaç yüzyıl önce bir araya gelmiş, aşureden bile daha heterojen olan kendi farklılıklarına bakmaksızın; binlerce yıldır bir arada kaynaşmış olan bizlerin ufak tefek farklılıklarını kaşıyan, “demokrasi” lafını ağzından düşürmese de işine gelen feodal yapılara dokunmayan, sadece daha fazla para ve gücü amaçlayan, avını dev bir köpekbalığı gibi parçalara ayırıp yutmaya hazırlanan emperyalist güçlerin oyununa gelmemeliyiz.
“Dağdaki çobanla benim oyum eşit mesela, niye?” sorusunu soran Atatürkçü mankenimizin, Atatürk’ün “Bizim düşüncemizde; çiftçi, çoban, amele, tüccar, sanatkar, asker, doktor, kısacası herhangi bir sosyal kurumda çalışan bir vatandaşın hak, yarar ve özgürlüğü eşittir” sözlerinden haberi yok, ne yazık ki.
 Bugünkü iktidar oy toplamak uğruna Tanrı ile kul arasına girerek toplumu bölmekten kaçınmalı; CHP ise körelmiş oklarından halkçılığın ucunu bileyerek, halkın tümünü kucaklayabilmenin yollarını aramalı. Bölücülük zehrinin panzehiri bütünleşmektir. Mevlana’nın 13. yüzyılda söylediği “Birleştirmek – Bunun için geldik biz / Bölmek – Böyle amaç gütmeyiz” dizelerini anımsamakta yarar var. “Hangi konuda farklıyız?” yerine “Hangi konularda aynıyız?” sorusunu sormalıyız birbirimize. İçinde bulunduğumuz kurumun, ilçenin, ilin, ülkenin gelişebilmesi, daha iyiye gidebilmesi, çocuklarımızın daha iyi bir gelecek yaşayabilmesi için yersiz tartışmalara ve kısır çekişmelere son vermeli ve çok çalışmalıyız; çünkü Atatürk’e göre biz “Kurtulmak, yaşamak için çalışmaya mecbur olan bir halkız…“
Türk halkı her zamankinden daha çok gereksinim duyduğu birlik ve beraberliğe ancak ortak bir yolla varabilir. Bu yol “Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe, yeryüzünde onu yıkacak hiçbir güç düşünülemez” diyen Atatürk’ün yolu; yani akıl ve bilimdir.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)