ulgenzekiok.fw

İşyerinde baskı, taciz ve yıldırma (Mobbing)

Milliyet Ege 03.08.2008 

İşyerinde yıldırma” veya kısaca “yıldırma” olarak adlandırabileceğimiz  “mobbing” Prof. Dr. Acar Baltaş’a göre “işyerinde belirli kişileri hedef alan sistematik bir dizi duygusal saldırı ve yıpratma hareketi”. Önce Avrupa, ardından ABD’de ele alınan, ancak sıklıkla göz ardı edilen bu önemli sorunu Baltaş’tan özetliyorum. 

Açıkça veya dolaylı olarak, söz ve yazılarla tehdit, suçlama, ima, asılsız dedikodu, küçük düşürme, taciz gibi yollarla kişinin saygınlığına, mesleki yeterliliğine saldırılır; çalışma arkadaşlarıyla iletişimi engellenir, ayrı bir çalışma alanına yerleştirilir, görevleri kısıtlanır. Tepki verdiğinde “zor insan” suçlamasıyla karşılaşan kişide psikolojik rahatsızlıklar ve psikosomatik hastalıklar ortaya çıkabilir. Sonuçta kişi sistematik olarak işten ayrılmaya zorlanır ve bu “kendi seçimi” olarak gösterilir. 

“Yıldırmaya başvuran kişiler” çoğunlukla, kendi eksikliklerini, korku ve güvensizliklerini, başkalarını küçük düşürerek telafi etmeye çalışan, farklılıklara karşı hoşgörüsüz, ikiyüzlü, kendini üstün gören ya da göstermek isteyen, aşırı denetleyici ve kıskançtırlar. Hedef aldıkları kişinin zor durumlarıyla eğlenerek, kendi yetersizlik duygularını yenmeye çalışırlar. 

*     *      *
“Yıldırmaya hedef olan kişiler”se genelde üstün mesleki özelliklere sahip, yetkinlik düzeyleri yüksek, yaratıcı, dürüst, başarı yönelimli, kendilerini işlerine adamış, insanlara güven duyan, iyi niyetli, politik davranmayı bilmeyen, kurumlarına çok bağlı, işleriyle özdeşleşmiş, işlerini kaybettiğinde derinden etkilenen kişilerdir. Genellikle “yönetim zaafı olan” kurumlarda uygulanan “yıldırma” girişimleri sonucunda güven kaybı, moralsizlik ve devamsızlık ortaya çıkarken, dikkatler işten entrikalara kayar, ekip çalışması imkansızlaşır, sonuçta verim düşüklüğüne bağlı maliyet ağırdır. Baltaş’ın görüşlerinin tümüne katılıyorum. Yönetimin başındakilerin veya onları yönlendirenlerin “yıldırma“yı silah olarak kullandığı durumlarda kurumun çökmesi kaçınılmaz. Altında çalışanları pisliğe bulaştırdıktan sonra buruşturup çöpe atılabilecek tuvalet kağıdı gözüyle görenlerle çalışanların yanlış işlerden kaçınmaları, güçlüklerle karşılaşırlarsa arkalarında kimseyi bulamayacaklarını bilmeleri gerek. 

Çocukluğumda Ayvalık Stadı’nda izlediğim deve güreşini anımsadım. “Kara Bela” adlı deve rakiplerinin üzerine öyle bir koşturuyordu ki, korkan develer hiç direnmeden kaçıyorlardı. Ancak bir deve kaçmadı, yerinde durup rakibini izledi. Bunu gören “Kara Bela“nın tozu dumana katarak kaçışını unutamam; çünkü ağları sökülmüş kale direklerinin arasından geçerken tüm stat ayakta “Goool” diye haykırıyordu. 

Devam edecek. 

(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları