Milliyet Ege 29.06.2008
Fatih Altaylı’nın programında Atatürk‘ü sevmeyip, Humeyni‘yi sevdiklerini söyleyen iki türbanlı kızımızın “Kurtuluş Savaşı’nın başlaması da Kahramanmaraş’ta Fransız askerlerinin Nene Hatun’un başörtüsüne uzanmasıyla olmuştur” sözlerinin nereden kaynaklandığını çözmeye çalışırken imdadıma Atatürk yetişti: “Biz cahil dediğimiz zaman, okulda okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, gerçeği bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de gerçeği gören gerçek alimler çıkabilir.”
YÖK Başkanımız “Gerekirse bu zıkkımları (imam hatip liselerini) kapatalım” dediğindeyse “Aynı düşüncedeyim Sayın Başkanım, ama kapatmanıza gerek yok. Madem ülkemizde üretime hızla katkıda bulunacak yardımcı teknik personele gereksinim var, bu okulları yöresel özelliklere ve gereksinime göre meslek liselerine, meslek yüksekokullarına çevirelim” diyecektim ki AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat asıl bombayı patlattı, “Atatürk’ün devrimlerinin Türk toplumunu travmaya uğrattığını” söyledi. Acaba kimler travmaya uğramış devrimler nedeniyle? Travmaya uğrayanların Atatürk’ü, Atatürk’ün de bu şahısları sevmesi beklenemez. Atatürk’ün bazı sözlerini incelersek belki bunların kimliği konusunda ipuçları yakalayabiliriz: “Artık kimse böyle hoca kıyafetli sahte alimlere önem verecek değildir. Eğer onlara karşı benim şahsımdan birşey anlatmak isterseniz; derim ki, ben şahsen onların düşmanıyım.”
*Â Â *Â Â *
AKP kapatılırsa, kurulacak yeni partinin ambleminin güneş olacağı öne sürüldüğünde yaklaşık iki yıl önce yazdığım bir yazının son bölümünü anımsadım. “Küçük yöneticiler, ellerine aydınlatma gücü zayıf bir el feneri geçirdiklerinde bütün dünyayı aydınlattıklarını sanabilirler; oysa tüm dünyayı aydınlatabilmek ancak güneşe özgü bir yetkinliktir. En iyi eleştirmen olan zaman, yakın geçmişimizdeki en parlak güneşin Mustafa Kemal Atatürk olduğunu göstermektedir. Atatürk göz kamaştırıcı ışığıyla yalnızca Türkiye’yi değil, dünyamızı aydınlatmaya devam edecektir; bazıları koyu camlı gözlüklerinin ardında O’nu görmezden gelmeye çalışsalar da… Güneşin batmasından çok da korkmamak gerek… Güneşin yeniden doğabilmesi için karanlık bir dönem kaçınılmazdır; üstelik güneşin değeri karanlıkta daha iyi anlaşılır. Ufuktaki belli belirsiz ışık güneşin yeniden doğuşunun habercisi olabilir. Güneş doğduğunda küçük adamlar da, küçük yöneticiler de, gölgeleri de ortadan kaybolur, çünkü saklanacak yer aramakla meşguldürler.”
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)