Milliyet Ege 20.04.2008
Â
Türkiye’nin düzelebilmesi için üç büyük sorun konusunda önemli ilerlemeler sağlanmalı kanımca. Bu sorunlarsa eğitim, eğitim ve yine eğitim. Bunun sağlanabilmesi için de öncelikle Hasan Ali Yücel gibi iyi eğitimli, dürüst, çalışkan, özverili, idealist ve tüm halkın özellikle de kırsal kesimde yaşayanların çıkarlarını gözeten birinci sınıf insanların göreve gelmesi gerekiyor.
Aliağa Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konuğu olarak Köy Enstitülerinin Açılış Yıldönümü olan 17 Nisan’da yaptığım “Atatürk ve eğitim” konulu sunuda yer alan Atatürk’ün eğitimle ilgili görüşlerinden birkaçı şöyle:
“Yeryüzünde üç yüz milyonu geçen Müslüman vardır. Bunlar ana, baba, hoca eğitimiyle, terbiye ve ahlâk almaktadırlar. Fakat acıyarak söylüyorum, gerçek olay şudur ki, bütün bu milyonlarca insan kütleleri şunun veya bunun esaret ve horgörü zincirleri altındadır. Aldıkları manevi eğitim ve ahlak, onlara bu esaret zincirlerini kırabilecek insanlık niteliklerini verememiştir, veremiyor.”
 “Eğitim ve öğretimde birlik olmadıkça aynı düşüncede, aynı zihniyette bireylerden oluşmuş bir millet yapmaya olanak aramak boş şeylerle uğraşmak olmaz mıydı?”Â
 “Aydınları halk seviyesine indirmekten çok, halkı eğiterek bilgili kılmak, bütün halkı eğitimde aydın olarak yetiştirmek gerekir.”
Â
Ve bir öykü: Bir pazar günü üç afacan çocuğu olan ailenin reisi, kafasını dinlemek ister; gazetelerini alır, köşesine çekilir. Ancak, çocuklar güzel havanın da etkisiyle, “Babacığım lütfen dışarı çıkalım, uçurtma uçuralım, top oynayalım” diye babalarını rahat bırakmazlar. “Hiç olmazsa” der genç baba, “Bir-iki saat sussalar da şu pazar keyfimi yapsam”. O anda yerde durmakta olan gazetelerden biri gözüne çarpar. Tam sayfa bir Türkiye haritası. Haritayı alır, küçük küçük parçalara ayırır ve yandaki odaya, halının üstüne dağıtır. “Evet çocuklar, size yap-boz gibi bir oyun. Bu parçaları birleştirip, Türkiye haritasını yeniden tamamlayın, hemen dışarı çıkarız” der. Nasılsa, bu iş birkaç saat sürer diye koltuğuna oturan baba, 10-15 dakika sonra çocukları karşısında görünce şaşırır. Üstelik harita da tamamlanmıştır. Sorar baba; “Çocuklar Türkiye’yi nasıl düzelttiniz?” diye. Çocuklar hep bir ağızdan cevaplarlar; “Babacığım, biz Türkiye ile ilgilenmedik, haritanın arkasında bir insan resmi vardı, bu insanı düzelttik, Türkiye düzeldi.
 (Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)