ulgenzekiok.fw
,

Cum­hur­başÂ­ka­nı­mız ne de­miş?

Milliyet Ege 23.03.2008

İs­lam di­ni ile de­mok­ra­si­nin ilişÂ­ki­si­ni araşÂ­tı­ran ila­hi­yat­çı Dr. Ab­dul­lah Ma­naz’a gö­re; ken­di­le­ri­ne de­mok­ra­tik hak­la­rın ta­nın­ma­dı­ğın­dan ya­kı­nan İs­lam­cı ör­güt­ler ik­ti­da­ra gel­dik­le­rin­de, mu­ha­lif­le­ri­ne kar­şı de­mok­ra­si­yi uy­gu­la­ma ko­nu­sun­da il­ginç yo­rum­lar ge­ti­ri­yor. (Dün­ya­da ve Tür­ki­ye’de Si­ya­sal İs­lam­cı­lık, IQ Kül­tür Sa­nat Ya­yın­cı­lık)
Mı­sır’da­ki Müs­lü­man Kar­deşÂ­ler ör­gü­tü­nün ile­ri ge­len li­der­le­rin­den Ha­san El Hu­dey­bi, ön­ce­den çok par­ti­li sis­te­min ka­bul edi­le­ce­ği be­lir­til­me­si­ne kar­şın, “Ko­mü­nist ve Hı­ris­ti­yan Kıp­ti­le­re par­ti kur­ma iz­ni ve­ri­le­cek mi?” so­ru­su­nu şöy­le ya­nıt­lar: “Ko­mü­nist­le­re, din­den uzak­la­şan bir par­ti kur­duk­la­rı için hoşÂ­gö­rüy­le ba­kı­la­maz. Ki­li­se de, Hı­ris­ti­yan Kıp­ti­ler için par­ti gö­re­vi­ni üst­le­ni­yor, on­la­rın par­ti­ye ih­ti­yaç­la­rı yok­tur.”
İran’ın An­ka­ra Bü­yü­kel­çi­si Mu­ham­med Rı­za Bağ­he­ri de­mok­ra­si an­la­yışÂ­la­rı­nı şöy­le ifa­de eder: “Aday­la­rın ba­zı özel­lik­le­re ha­iz ol­ma­sı ge­re­ki­yor: Tah­sil du­rum­la­rı, es­ki re­ji­me bağ­lı ol­ma­ma­la­rı ve İran’ın İs­la­mi re­ji­mi­ne olan bağ­lı­lık­la­rı…”
8 Mart 1996 se­çim­le­rin­de başÂ­vu­ran 5 bin aday­dan yak­la­şık 2 bin ta­ne­si­nin aday­lı­ğı ka­bul edil­me­di­ğin­de Bü­yü­kel­çi bu­nu da do­ğal kar­şı­lar.
Prof. Dr. Hay­red­din Ka­ra­man’a gö­re ise…
“İs­lam’ın ha­kim ol­du­ğu bir sis­tem­de İs­lam dı­şı ya­şan­tı­nın top­lum içe­ri­sin­de var­lı­ğı­na mü­sa­ade ede­mez­si­niz. An­cak, top­lu­mu ra­hat­sız et­me­di­ği ve kö­tü ör­nek ol­ma­dı­ğı sü­re­ce İs­la­mi dü­zen fer­din inan­cı­na ve ya­şan­tı­sı­na mü­da­ha­le ede­mez. Ak­si tak­dir­de mü­da­ha­le ka­çı­nıl­maz olur.”
Pe­ki Cum­hur­başÂ­ka­nı­mız ne de­miş?
“Öz­gür­lü­ğü ve ya­sa­la­rı bir alet gi­bi öne sü­re­rek, ulu­sun en kü­çük bir ya­ra­rı­nı bi­le teh­li­ke­ye at­mak hak­kı­na hiç kim­se sa­hip de­ğil­dir. Ya­kın ta­ri­hi­miz­de ve es­ki za­man­lar­da­ki gi­bi din­le­rin; zor­ba hü­küm­dar­la­rın, ra­hip­le­rin ve çı­kar sağ­la­yan­la­rın elin­de bir bas­kı ara­cı ol­ma­sı­na ça­ğı­mız­da ke­sin­lik­le izin ve­ri­le­mez ve hoş gö­rü­le­mez. Sı­nır­sız bi­rey­sel öz­gür­lük ve ki­şi­sel çı­kar pe­şin­de olan­lar, ken­di emel­le­ri­ni, çı­kar­la­rı­nı ulu­sun yük­sek çı­kar­la­rı ve öz­gür­lü­ğün­den üs­tün tu­tan­lar­dır. Sı­nır­sız ki­şi­sel öz­gür­lük­ler, ki­şi­sel çı­kar­lar, uy­gar ve dü­zen­li top­lum­la­rı, dev­let­le­ri yı­ka­rak anar­şi­yi ve ço­ğun­luk­la da zor­ba­lı­ğı ya­ra­tır.”
Han­gi Cum­hur­başÂ­ka­nı­mız mı? Bi­rin­ci­si… (Cum­hu­ri­yet Sav­cı­la­rı­na Ses­le­niş, 9 Ekim 1925)
(Prof. Dr. Ül­gen Ze­ki Ok’un ka­le­min­den, ul­ge­nok@ul­ge­nok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları