ulgenzekiok.fw
,

Türkiye’nin hastalığına hekim gözüyle bakış

Milliyet Ege 16.03.2008
Hocalık damarım kabardı. Türkiye’nin içinde bulunduğu tehlikeli tabloyu açıklayabilmek için bugün sizlere bağışıklık, yani savunma sistemi zayıflamış hastalarda görülen bazı enfeksiyon ajanlarını ve bunların yol açtığı hastalıkları anlatacağım.
 

İnsanların bağışıklık sistemi çeşitli nedenlerle zayıflayabilir. Örneğin AIDS virüsü, bağışıklık sistemimizde görev yapan en önemli hücreler olan T4 lenfositleri harap ederek savunma sistemini çökertir. Böbrek gibi bir organ nakledilecek hastalarda ise, vücuda yabancı olan organın  reddedilmesini önlemek amacıyla, bazı ilaçlar kullanılarak bağışıklık sistemi zayıflatılır. Bağışıklık zayıfladığında enfeksiyon ajanlarına karşı yeterince savunma oluşamaz ve işin ilginci bu hastalarda en sık görülen ve tehlike yaratan enfeksiyon ajanları bağışıklığı sağlam kişilerde hiç yerleşemeyen veya yerleşse bile kısa sürede yok edilen fırsatçı patojenlerdir. Fırsatçı patojenler savunmaları zayıflamış hastalarda hızla çoğalır, yayılır ve önlem alınmazsa ölüme yol açabilir.

Bu enfeksiyon ajanları farklı bölgeleri tutabilir; örneğin Pneumocystis adlı sık görülen en tehlikeli ajan akciğerleri tutarak hastanın yeterli oksijen almasını engellerken, Cryptosporidium adlı bir diğeri bağırsak hücrelerini tutarak hastanın sıvı ve besin almasını engeller. Bağışıklığı sağlam hastalarda tedaviye gereksinim bulunmayan her iki enfeksiyonu alt etmenin ilk basamağı, tanınması güç olan ajanlara hızlı ve doğru tanı koyabilmek (yıllar önce Ege Üniversitesinde bu sistemi kurmuştum); ardından bazı ilaçları kullanarak enfeksiyonlarla savaşmaktır. Ama tedavinin başarısı hastanın bağışıklık sisteminin yeniden yeterince güçlü hale gelmesine bağlıdır. Bunların Türkiye’yle ne ilgisi mi var? Türkiye bugün bir değil iki enfeksiyona karşı mücadele veriyor. İlki türbanla simgelenen ve yeterli oksijen almamızı önleyen irtica; ikincisi ise hem sıvı, hem besin kaybına yol açan etnik bölücülük. Bu dış kaynaklı enfeksiyonlarla uğraşırken, Sayın Sabih Kanadoğlu‘nun “elimizde bir tek o kaldı” dediği ordumuzu, yani fırsatçı patojen ajanların korkulu rüyası T4 lenfositlerimizi yıpratmanın (AIDS virüsü gibi) hiç anlamı yok.
 Türkiye’nin başına bunlar ilk kez gelmiyor; Osmanlı’ya vurulan “Hasta Adam” damgası hatırlanmalı ve her tür ajanlara, özellikle fırsatçı patojenlere dikkat edilmeli. Neyse ki elimizde Başhekim Atatürk’ün etkinliği kanıtlanmış reçetesi var.
 
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları