Milliyet Ege 30.12.2007Â
Türkiye üzerinde oynanan oyunların ortak özelliği, kullanılan yöntem. Kabaca ”böl-yönet” olarak adlandırılabilecek ve önceden birçok kez başarıyla uygulanmış bu yöntem çok eskilere, Çinli komutan Sun-tzu’nun M.Ö. 500’lerde yazdığı ”Savaş Sanatı” kitabında yer alan, rakip devleti parçalayabilmek için önerilen beş ilkeden birine dayanıyor: ”Düşman halkın kendi aralarında olan uyuşmazlık ve kavgalarını yayınız.”
Hep aynı şekilde, yüzde 99 aynı düşünen insanların bile yüzde 1’lik fark nedeniyle boğaz boğaza gelmesiyle sonlanan bu oyunu anlayabilmek için bir kukla perdesi düşünelim. İzleyenlerin çoğu yalnızca kukla karakterlerini (İbiş, Seymen, Kamber, Efendi, Topaç gibi) izlerken; daha dikkatli olanlar kuklaları hareket ettiren iplerin farkında. Ancak çeşitli engellerin arkasında yer almaları nedeniyle ipleri elinde tutanları çok az kişi, o da hayal meyal görebiliyor. Bazıları da kukla perdesindeki cambazlara dikkatleri çekerek, cebimizde, elimizde, avucumuzda ne varsa yürütmekle meşgul. Diyelim ki bir şekilde ipleri elinde tutanları gördünüz, bu kişilerin uzaktan kumandayla yönetilmediği ne malum?
İpuçlarını izleyenlerden bazıları ana kumanda odasında emperyalist devletlerin var olduğunu iddia ediyor, bazıları ise büyük petrol, maden ve silah tüccarlarının.
Geçmişi iyi bilmelisiniz…
Örneğin, Arabistan’lı Lawrence’ın yaptıklarını anımsamakta büyük yarar var.
Bölünme zehrinin panzehiri birleşmedir. Eski adı emperyalizm, yeni adı küreselleşme olan oluşuma karşı öncelikle ülkelerini düşünen insanların çeşitli platformlarda, özellikle de ”Atatürkçü düşünce” temelinde bir araya gelerek örgütlenmeleri, tarihlerini öğrenmeleri, akıl ve bilimin rehberliğinde, özellikle gençleri Atatürkçülüğün parlak ışığıyla aydınlatmaları gerek. Buradan yola çıkarak Manisa Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Nalan Güner’in ve ekibinin beni yeni yönetim kuruluna dahil etme isteklerini sevinerek kabul ettim, bizlere güvenerek oy veren tüm Manisalı Atatürkçülere teşekkür eder, üye olmayanları aramıza katılmaya davet ederiz, özellikle de (her yaştaki) gençleri.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)Â
Â
 Â