Milliyet Ege 02.12.2007Â
Â
Öncelikle şunu söyleyeyim ki ben bir hayvanseverim; çocukluğumdan bu yana çok sayıda hayvan besledim ve kaçınılmaz değilse hayvanların öldürülmelerine karşıyım. Sokak köpekleri, bu hayvanlardan yakınanlar ile hayvanseverler arasında sorun olmayı sürdürürken, başta belediyeler olmak üzere, yetkililer iki tarafa da yaranamıyor. Çıkan yasa, sorunları çözmekten uzak. Ana sorunsa, olaya bilimsel değil, duygusal yaklaşılması.
Hayvanların bazıları insanlarda alerjik belirtilere yol açarken, ”zoonoz” denen enfeksiyonları da bulaştırabiliyor. En tehlikeli zoonozları bulaştıranlarsa, insanların en yakın dostu köpekler. Veteriner kontrolü altındaki ev köpeklerine uygulanan aşı ve periyodik ilaçlarla bu enfeksiyonların insana bulaşmasını önlemek olası; ancak sokak köpeklerinde bu riski ortadan kaldırmak çok güç.
* * *
Kuduz enfeksiyonu, hastalık tablosu ortaya çıktığında neredeyse her zaman dramatik bir ölümle sonuçlandığından her zaman önemsenir. Türkiye’de çok sık gözlenen, cerrahi yöntemlerle güç tedavi edilebilen ve ölümle sonuçlanabilen ”kist hidatik” enfeksiyonuna ise yeterince önem verilmez nedense. Kist hidatik enfeksiyonu konusunda hazırladığımız film geçen yıl Sağlık Bakanlığı’nca Türkiye’deki tüm yerel televizyonlara dağıtıldı. Filmde insanları köpeklerden soğutmamak, aksine sokak köpeklerini sahiplenmelerini özendirmek için yoğun çaba sarf edildi.
Kulağa çok hoş gelen sokak köpeklerini ”Aşıla, kısırlaştır, yaşat” yöntemi insanları kuduz enfeksiyonuna karşı bir ölçüde koruyabilirse de kist hidatik enfeksiyonuna karşı korumada son derece yetersiz. Bu yöntem uygulanırken, insan sağlığının korunabilmesi için işaretlenmiş tüm sokak köpeklerinin üç ayda bir hayvan barınaklarında toplanması, tümüne prazikuantel içeren ilaçlar verilmesi ve ilaç sonrası 3-4 gün boyunca parazitli dışkılarının toplanıp, gömülerek veya yakılarak zararsız hale getirilmesi gerekiyor.
* * *
Manisa’da ilköğretim okullarındaki çocuklarda dünyada ilk kez il bazında örnekleme yöntemi uygulayarak kist hidatik enfeksiyonunu araştırdık ve 6 bin 93 çocuğun 9’unda, yani her 677 çocuğun birinde bu ölümcül enfeksiyona rastladık, ki bu kabul edilebilir düzeyin çok üzerinde.
Tanıdığım hayvanseverlerin tümü, insanları, özellikle de çocukları çok sever ve bu bilimsel veriler ışığında ”Aşıla, kısırlaştır, yaşat” yöntemini eminim yeniden değerlendireceklerdir. Kanımca bu yöntem ancak dışarıdan köpek girişinin denetlenebildiği küçük adalarda başarılı olabilir. Çözüm yolu ise belediyelerin öncülüğünde hayvan toplama merkezlerinin koşullarının iyileştirilmesinde yatıyor.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)