9 Eylül Gazetesi, 17.12.2017
http://gazetedokuzeylul.com/?p=91876
“Azı karar, çoğu zarar” demiş atalarımız.
Bebek ve çocuklarımız için hijyenik koşulları sağlamak amacıyla yaptıklarımız için de geçerli olabilir mi bu atasözü?
Hijyen Teorisi’ne göre Evet’!
1989 yılında öne sürülen teori şöyle:
Kırsal kesimde, kalabalık ev ortamında, çiftlik hayvanlarıyla, kedi, köpekle birlikte yaşayan, toprakla oynayan çocuklarda astım gibi alerjik hastalıklar nadir görülüyor. Şehirde, az kişinin yaşadığı tertemiz ev ortamlarında büyüyen çocuklarda ise bu hastalıklar çok daha sık. Alerjenler ve enfeksiyon etkenleri ile az karşılaşan bebek ve çocuklarda bağışıklık sisteminin yeterince gelişmediğini ve ileri yaşlarda, örneğin basit bir toz akarına karşı bile aşırı reaksiyonun ortaya çıktığını söylüyor, teori.
“Zararlı mikropları öldürün” benzeri sloganlarla pohpohlanan temizlik ürünleri reklamlarının da etkisiyle, bebekleri neredeyse steril bir ortamda yetiştiriyoruz artık. Temizlik ürünleri sadece zararlıları değil, yararlı organizmaları da öldürüyor, oysa.
2013 yılında Pediatrics adlı tıp dergisinde emzik kullanan 184 bebek üzerinde yapılan çok ilginç bir araştırma yayımlandı. Bebekler ailelerinin emziklerini temizleme yöntemine göre üç gruba ayrılmıştı: Anne-baba tarafından ağızlarında emilenler, yıkananlar ve kaynatılanlar! Emzikleri emerek temizleyen anne-babaların bebeklerinde alerji, astım ve egzema gibi hastalıkların, emziği yıkanan veya kaynatılan bebeklere oranla önemli ölçüde daha az geliştiği ortaya çıkmıştı. “Bebeklerimizin emziklerini ağzımızda emerek mi temizlemeliyiz?” diye sorarsanız, bu tartışılabilir. Araştırmanın asıl değerli yanı, bebek için oluşturulan aşırı hijyenik ortamın, bebeğe yarardan çok zarar verdiğini göstermesi, kanımca.
Geçen hafta yazdığım “Sağlığın temeli Mikrobiyota’ mı?” başlıklı yazıda vücudumuzda yaşayan mikroorganizmaların önemini anlatmaya çalışmıştım. Anne-babanın emzik yoluyla bebeğine aktardığı organizmaların bebeğin ağız ve belki de bağırsak mikrobiyotasına olumlu etki ederek, alerjik hastalıklara direnç sağlaması söz konusu olabilir.
Ellerin dezenfektan maddelerle sık yıkanması, saçların sık şampuanlanması ve vücudun sık sabunlanması da yarardan çok zararlı.
Parazitlerle alerji arasında yakın ilişki var. Birçok paraziter enfeksiyonda alerjik belirtiler görülebilirken, kanda eozinofilik beyaz kan hücreleri ve immun globülin E artışının en önemli iki nedeni var: Paraziter enfeksiyonlar ve alerjik hastalıklar!
TOXOCARA ENFEKSİYONU
Evde kedi, köpek beslemek yararlı, ama veteriner kontrolünde 2-3 ayda bir antiparaziter ilaç kullanmak gerekli. Özellikle kedi ve köpek yavrularının dışkılarıyla insana bulaşabilen Toxocara enfeksiyonu Türkiye’de pek bilinmiyor; çok farklı belirtilere yol açtığından sıklıkla atlanıyor. İmmun globülin E yüksekliği ve eozinofili ile seyreden hastalarda araştırılmasını öneririm.
LYME HASTALIÄžI
Toxocara enfeksiyonu gibi birçok hastalığı taklit eden ve geyik kenesi ile bulaşan Lyme hastalığının Türkiye’de çok sık olduğunu iddia eden bir biyoloji profesörünün söylediklerinin bilimsel olmadığını söyleyebilirim. Kanda düşük düzeyde antikor saptanması, çok sık olarak çapraz reaksiyonlara bağlıdır ve enfeksiyonu göstermez. Aynı mantıkla Türkiye’de her dört insandan birinde Toxocara enfeksiyonu var dememiz gerekirdi.