Dokuz Eylül Gazetesi, 26.11.2017
http://gazetedokuzeylul.com/?p=89766
Türkiye’deki eğitim sorununu ve nedenlerini anlamak için geçmişin nesnel ve bilimsel bir yaklaşımla incelenmesi gerek.
Önce kırılma noktalarına bakalım. 1924’te eğitimin birleştirilmesi, 1946’da Hasan Ali Yücel’in istifası ve Köy Enstitüleri’ne vurulan darbe, 1960 ve 1980 ihtilalleri, 1997’de 28 Şubat kararları, 2002’de AKP iktidarı, 2016’da 15 Temmuz darbe girişimi!
En önemlisi 1946, aralarında. Ardından Truman doktrini, Marshall yardımı ve Fulbright Eğitim Komisyonu devreye girdi, çünkü. 1950’de Köy Enstitülerinin kapatılması ile eğitimimiz artık milli değildi. 1980 sonrası din derslerinin zorunlu olması ve 2002’nin ardından imam hatip okullarının çok sayıda artışı ile yeniden 1924’e döndük. İki ayrı eğitim sistemine!
Kırılma noktalarında bir sarkaç gibi bir o yana, bir bu yana salınan eğitim politikalarımızı açıklayabilmek için Erich Fromm’un toplumsal narsisizmi (özseverlik) ile Newton’un üçüncü kuralından yararlanılabilir.
Fromm’a göre bazen bir topluluğun (ırk, din, tarikat, parti, takım!) üyesi olmak tek doyum kaynağı haline gelir. Şişirilen narsisizmi bazen milyonlarca kişi paylaştığından, bireylerin yanlışlarını fark etmeleri güçtür. Bu topluluk diğer grupları hedef alıp, zarar vermeye başlayınca Newton’un üçüncü kuralı, yani “Her etki kendisine eşit büyüklükte fakat zıt yönde bir tepki meydana getirir”, devreye girer. Dışlanıp zarar gören insanlar tepki gösterip, birbirlerine daha da yaklaşır ve iktidarı ele geçirdiklerinde tam ters politikaları uygularlar. Sarkaç Kuramı’ diye adlandırdığım bu kuram birçok alana uyarlanabilir.
Nasıl Bir Eğitim Sistemi?
Eğitim sistemimizi (artık var olduğundan artık emin değilim) yap-boz tahtasına çeviren, bir o yana bir bu yana sallanan sarkacı artık durdurmamız, en azından yavaşlatmamız şart. Eğitim sistemimiz ağır hasta!
Artık hepimiz Atatürkçü olduğumuza göre reçetemiz de belli:
Atatürk’ün 1924-1946 arası uygulanan eğitim politikaları’
Aklın ve bilimin rehberliğinde; toplumsal yaşamımızın ve çağın gereklerine, milli karakterimize uygun, ikiliği ortadan kaldıran!
Öğrencinin aktif katılımını sağlayan; ezbere değil, araştırma, sorgulama ve eleştirmeye, problem çözerek gelişmeye yönelik; günlük yaşamda uygulanabilen ve okul sonrası süren!
Tüm halkı aydın olarak yetiştirmeyi amaçlayan bir sistem!
Öncelikli Hedefler
İlk hedef öğretmenlerin niteliklerini arttırmak olmalı. İyi eğitilmeleri; maaş artışı, kırsal kesimde lojman yardımı gibi yöntemlerle öğretmenliğin özendirilmesi şart.
Fen ve Anadolu Liselerinin sayılarının azaltılıp, niteliklerinin arttırılması; 10-11 yaşlarında İngilizce hazırlık sınıflarının geri gelmesi, ama fen ve matematik gibi derslerin Türkçe olması!
Anaokullarında bile felsefe öğretilerek, çocukların düşünmeye yöneltilmeleri!
Üstün yetenekli çocukların küçük yaşta belirlenip, yeteneklerinin geliştirilmeleri ve başarılı olanların sınıf atlamalarına olanak sağlayacak düzenlemeler de çok önemli!