Milliyet Ege 04.11.2007
Atatürk 1932’de gerçekleşen bir görüşmede Cumhuriyet başyazarı Yunus Nadi’ye bir kitap uzatır; adını, yazarını ve basım tarihini okumasını ister. ”Lügat-i Çağatay, Yazarı: Şeyh Süleyman Efendi-i Buhari. İstanbul 1298 (1882)”
Atatürk bu kez de ”kilturmak” sözcüğünü bulmasını ve anlamını okumasını ister Nadi’den. ”Getürmek, izhar ve isal, irat ve peyda etmek. Sevk ve ikame etmek. Tekarrur.”
Atatürk anlatır: ”Türkçe eylemlerinde mek’ ve mak’ eklerinin kaldırılmasından sonra geri kalan kısmın asıl sözcük olduğunu bilirsiniz. Kilturmak’ eyleminin asıl kısmı kiltur’dur demek. Fransızca, İngilizce, Almanca gibi belli başlı batı dillerinde pek az telaffuz farkıyla kullanılan kültür’ sözcüğü ile bu kiltur’ sözcüğümüz arasında telaffuz bakımından olduğu gibi anlam bakımından da var olan kuvvetli uygunluğa dikkat etmemek olası mıdır? Bilirsiniz ki garp dillerinde kültürün anlamı hem maddidir, hem manevi. Türkçe’de de aynı. Nihayet Çağatay-i Türki’de yapılacak işe oluşacak son biçimini vermeye kiltur’ diyor. Frenk tarlayı ekmeye kültür’ dediği gibi ilim ve fende gelişmeler toplamına da kültür’ diyor.
* * *
Şeyh Süleyman Efendi-i Buhari’nin bu kiltur’ sözcüğünü Batı dillerinden almadığına kuşku yok. Öyle bir şey akla bile gelmez. Bu kişinin Türk dilleri dallarından Çağatayca sözcüklerini toplayıp bunların anlamlarını yazmış olduğu ortadadır. Pek küçük bir telaffuz değişikliğiyle sözcük, bütün anlamları bakımından Asya’da ve Avrupa’da aynıdır. Acaba bunun asıl kökeni Asya mıdır, Avrupa mıdır? Bu yanını incelemek için çok zaman ve olanağımız vardır. Ama şimdiden söylenebilir ki sözcük temelde Asyalıdır. Avrupa’nın bugün çok ileri olduğunda kuşku duyulmayan kültürü de aslında Türk’tür demek olur…”
* * *
ABD’deki elektrik mühendisliği eğitiminin ardından Kanada’da 25 yıl çalışıp emekli olan araştırmacı Polat Kaya’nın ”kültür” sözcüğü konusundaki hipotezi Atatürk’ü doğrular nitelikte: ”İngilizce culture’ sözcüğü, Türk dünyasının töre’, türe’ diye bildiği adetleri, ananeleri, atalarından kendilerine geçmiş her türlü inanış, dil, hayat görüsü, davranış şekillerini kapsar. Eski Türkçe’nin kül-türe (görkemli, şöhretli tanınmış-güzel töre/türe) anlamlarındaki Türkçe deyimden alınmıştır.”
Sevgili Atatürk; seni her geçen gün daha çok özlüyoruz.(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)Â