9 Eylül Gazetesi, 05.11.2017
http://gazetedokuzeylul.com/?p=87597
Atatürk üzerine araştırmalarım, tarih ve dil konularına neden bu kadar önem verdiği üzerine yoğunlaştı, son yıllarda. Büyük ölçüde anlayabildim, nedenlerini.
Anlaşılması güç olanı, Atatürkçülerin önemli bölümünün Atatürk’ün tarih ve dil konularında yaptıklarından yeterince bilgi sahibi olmamaları veya çarpıtılmış yalanlara inanmaları!
Gözlerimizin önünde, Atatürk’ün göstermeye çalıştığı gerçekleri görmemizi engelleyen bir Sis Perdesi’ oluşturulmuş, sanki!
Gözümün önündeki perdeyi aralayınca hem gerçekleri görmeye başladım hem de farklı yöntemlerle gerçeklerin nasıl ustaca örtülmeye çalışıldığını.
Sis Perdesi’ oluşturmak için kullanılan birinci yöntem Sahte Tarih (Pseudo History)’ yaratmak. Nedense tam da Atatürk Türk Tarih Tezi üzerinde çalışırken başlamış bu etkinlik. Mu Uygarlığı Palavrası’ndan bahsediyorum. Tarih Tezi çalışmaları nedeniyle Meksika’ya gönderdiği Tahsin Mayatepek’in 7. raporu sonrası Atatürk de bu sahtekarlığı fark etmiş ve kızmış; ilk 6 raporu kendi yanıtlamışken, Türk Dil Kurumu aracılığıyla yazdığı mektupta kitaplardaki şüphe verici noktaları’ sıralamış:
Yazar James Churchward’ın 1868 yılında 12-13 yaşlarında olduğundan, Ayhoda manastırında tahsil yapmasının beklenemeyeceğini; Milattan 12.000 yıl önce yaşamış bir milletin dilini öğrenmiş olmasının ve bu dile göre Grek harflerinden bir cümle yapmasının kabul edilemeyeceğini; Hz. Muhammed’in Suriye’den başka bir yere gitmediği bilinirken, Mısır veya Hindistan’da tahsil yapmış olamayacağını; Hz. İsa’nın Mısır’da eğitim görüp, Hindistan’a, Himalayalar’a gitmesi gibi konuların şüphe uyandırdığını belirtmiş; yani ciltlerce kitabı tek bir paragraf ile çürütmüş.
10 yıl kadar önce Sayın Muazzez İlmiye Çığ’a Mu uygarlığını sorup, “Kim görmüş o tabletleri?” yanıtını aldıktan sonra ben de konuyu araştırmıştım. Churchward’ın asker bile değilken kendi kendine Albay’ unvanını verdiğini; arkadaşları Fransız Doktor Auguste ve karısı Alice Le Plongeon’ın hayali ve yanlış çevrilmiş Maya metinlerini temel alarak, inşa ettikleri Kraliçe Mu’ ve Atlantis tarihi‘ne özenerek, kendi uygarlığını kendinin keşfetmiş olduğunu anlamıştım. James Churchward’ın ortada tek bir tablet yokken yazdığı ciltler dolusu bilgileri, ölmüş olan küçük kardeşi Dr. Albert Churchward’ın yazdığı İlkel İnsanın Kökeni ve Evrimi’ ve İlk İnsanların İşaret ve Sembolleri’ gibi kitaplardan alıntıladığını tahmin ediyorum.
Şu an Türkiye’de Mu Uygarlığı Palavrasına inanan sayısı, Atatürk’ün Tarih Tezi’ni bilen sayısından daha fazla olduğuna göre Sis Perdesi’ başarıyla yaratılmış. Churchward’ın kitaplarını yazmadan önce İngiltere’den ABD’ye göçtüğünü bildirip, Perde’yi kimlerin yarattığı sorusunun yanıtını sizlere bırakıyorum.
Sinan Meydan’ı ve diğer kitaplarını çok takdir etsem de, yazarın Atatürk ve Kayıp Kıta Mu’ adlı iki ciltlik kitabını sert biçimde eleştiren Sayın Haluk Hepkon’a büyük ölçüde katılıyor; ama “Türk Tarih Tezi ve Güneş Dil Teorisi’nin bilimselliğini ya da doğruluğunu tartışmak bugün için mânâsızdır” sözlerini son derece yanlış buluyorum.
Oluşturduğum sentez, bu iki değerli Atatürkçünün tez ve antitezinin ortasında bir yerde. Keşke birbirlerini sertçe eleştirmek yerine tartışıp, uzlaşabilseler!
Sis Perdesi’ni yaratmada kullanılan diğer yöntemleri sonraki yazıda inceleyelim.
Boşuna “Eğri tarihi gömüp, doğru tarihe gidin!” dememiş, Atatürk.05