Milliyet Ege 14.10.2007
Nobel Barış Ödülü’ne bir kez daha aday gösterilen, psikiyatri alanında dünyanın en prestijli ödülü sayılan ”Sigmund Freud” ödülü sahibi, ”Ölümsüz Atatürk” kitabının yazarlarından Prof. Dr. Vamık Volkan’ın Habertürk’teki röportajını dikkatle izledim. Volkan’a göre Türkiye’de bugün yaşanan çatışmanın temelinde, çöken Osmanlı’nın yası tutulamadan kurulan Cumhuriyet’in heyecanının yaşanması, Atatürk’ten sonra onarıcı, uzlaştırıcı ve halkı kendi düzeyine çıkarmayı hedefleyen bir lider çıkmaması yatıyor. ”Biz kimiz?” sorusunun alevlendirdiği ”din” ve ”milliyet” temelli kamplaşmalar, çatışmaları körüklüyor. Birbirinden farklılaşan insanlar giderek birbirinden uzaklaşıyor; uzlaşı içinse insanların karşı taraftakileri tanımaları ve kendilerini onların yerine koyarak, onları anlamaya çalışmaları gerekiyor.
* * *
Prof. Volkan’ı izlerken, Celal Bayar Üniversitesi’nin (CBÜ) çeşitli yönlerden farklı insanların bir arada yaşadığı bir topluluk olarak Türkiye için bir model oluşturabileceğini; farklı düşünce ve kültürlerden gelen bu insanların arasında yaşanan çatışmanın önceki Rektör Prof. Dr. Cemil Özcan’ın yönetimindeki dört yılda büyük ölçüde çözümlenmiş olduğunu düşündüm.
Geniş bilgi ve deneyim birikimine sahip olan Cemil Özcan, üçü de pilot subay (biri görev sırasında şehit) olan ağabeyleri tarafından bilime yönlendirilmiş. Özgeçmişinde Ödemiş’te ilköğretimin ardından Robert Koleji, ODTÜ elektronik (bir yıl), Hacettepe tıp, göğüs hastalıkları ihtisasının ardından Prof. Dr. Nusret Fişek’in yanında halk sağlığı doktorası, Sağlık Bakanlığı’nda Verem Savaş Daire Başkanlığı, Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü; Marmara, İnönü ve Celal Bayar Üniversiteleri’nde üst düzey görevler var.
* * *
Prof. Özcan’ın CBÜ’de uzlaşıyı ve huzur ortamını nasıl sağladığını en yakınındaki kişi olarak açıklamaya çalışayım. Önemli suçlamalarla mahkemelerce yargılanan veya YÖK tarafından soruşturulanlar hariç, Üniversitelerarası Kurul’un belirlediği beş profesör tarafından ”doçent” unvanına layık görülmüş kişilere ”doçent”, doçent olarak beş yılını tamamlamış ve yabancı yayın gibi gerekli genel kriterlere sahip doçentlere ”profesör” kadrosu verdi. Yeni alınan az sayıdaki öğretim elemanı için bölüm veya anabilim dalında uzlaşı ve onay aradı. Her perşembe günü görüşmek isteyen tüm personelle görüştü, her salı akşamı tüm personele açık müzikli toplantılara katıldı. Oy veren-vermeyen ayrımı yapmadı, ”birleştir-yönet” politikasını izledi, Atatürk ilke ve devrimlerinden hiç taviz vermedi ve sonuçta öğretim üyelerinin yüzde 70’inin desteğini almayı başardı.
* * *
Uzlaşının temelinde ”Hangi yönlerden farklıyız?” sorusunu bir yana bırakıp, ”Hangi yönlerden aynıyız?” sorusuna yanıt aramak yatıyor. Prof. Dr. Vamık Volkan Türkiye’de uzlaşı için neler yapılması gerektiğini araştırırken, Prof. Dr. Cemil Özcan’ın rektörlük döneminde CBÜ’de gelişen olayları incelemesi çok yararlı olabilir.
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)Â