ulgenzekiok.fw
,

Hekim gözüyle Türkiye’nin durumu

Milliyet Ege 09.09.2007

AÄžIR ishali olan adamın biri doktora gitmiş. Doktor hastayı muayene ettikten sonra reçetesine bir ilaç yazmış ve hastasına yazdığı haplardan sabah akşam birer tane içmesini sıkı sıkıya tembihlemiş.
Hastanın muayenehaneden ayrılmasının hemen ardından doktor yaptığı büyük yanlışlığı, reçeteye ishal önleyici ilaç yerine depresyon önleyici ilaç yazdığını fark etmiş ve ”Ne yaptım ben?” diyerek, hastanın ardından koşmuşsa da hastayı bulamamış. Bir hafta kadar sonra doktor çarşıda dolaşırken hastası karşısına çıkıvermiş. Sıvı kaybından gözleri bile çökmüş olmasına rağmen yüzünde mutlu bir tebessümle dolaşan hastasına doktor heyecanla sormuş. ”Nasılsın? İshalin geçti mi?” Hasta bitkin bir gülümsemeyle yanıtlamış. ”İshal aynen devam ediyor, ama hiç kafama takmıyorum.”

Bu fıkra bana Türkiye’deki aydın kesimin büyük bölümünün bugünkü durumunu anımsattı nedense. Artan kayıplar nedeniyle giderek ağırlaşan tabloya karşın, yaklaşan tehlikenin yeterince farkında olmayan, umursamayan ve elini taşın altına koymaktan çekinen kesimleri…
Depresyon önleyici ilaçlara benzer etki, yazılarla, görsel ve işitsel bombardımanlarla sağlanıyor; ”lögore” (laf ishali) nedeniyle sürekli konuşan (hem de tumturaklı), ama hiçbir şey söylemeyen politikacılar da cabası…
Oysa ishal tedavisinin temeli kaybedilenlerin (sıvı ve elektrolit) uygun yollardan (ağız veya damar) geri kazanılmasına dayanır; ardından da ishale yol açan etkene veya etkenlere doğru tanı konması ve gerekirse bunlara yönelik tedavi uygulanmasına. İshal durdurucu ilaçlar, mikropların atılmasını yavaşlatıp, üremelerini hızlandırarak, yarardan çok zarar verebilirler.
Türkiye’de kayıplara yol açan hastalığa doğru tanı koyabilmek, dolayısıyla doğru tedavi uygulayabilmek için tarihte kısa bir yolculuk gerekli. Hastalığın kaynağı eski adıyla emperyalizm, yeni adıyla küreselleşme. Bu küreselleşmenin, küreselleşmeye eğilimi olan bazı insanlar üzerinde küreselleştirici bir etkisi var sanırım.

Bir sol, bir sağ yapan, ama bir türlü ileriye gidemeyen bu insanlar, küreselleşen dünyamız gibi başlıyorlar dönmeye (buna değişim de deniyor), ki durdurabilene aşk olsun.
Oysa Atatürk, emperyalizme karşı kendi geliştirdiği yöntemlerle savaşmış ve benzeri görülmedik bir başarı sağlamıştı.

Bir hekim olarak Türkiye için önerim, depresyon önleyici ilaçların kesilip, Atatürk’ün reçetesinin uygulanması. Ancak bu durumda, enfeksiyona yol açan mikroplar hızla atılır ve hasta kısa sürede dimdik ayağa kalkar, tıpkı 1920’lerde olduğu gibi…
(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden, ulgenok@ulgenok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları