9 Eylül Gazetesi, 11.12.2016
http://gazetedokuzeylul.com/?p=57188
Kılıçdaroğlu meydanda halka söyletirken, itiraf ediyordu sanki:
“Altan kardeşler ve Ilıcak aramızda!”
Çok tepki gelince, şöyle savundu sözlerini:
“Voltaire’in Fikirlerinize katılmıyorum ama fikirlerinizi ifade edebilmeniz için canımı bile veririm’ diye bir sözü var! !Biz hiçbir gazetecinin yazdıklarından dolayı tutuklanmasını kabul etmeyiz.”
Birincisi, o söz Voltaire’in değil; 1906’da onun biyografisini yazan Evelyn Beatrice Hall’un tırnak içindeki bir yakıştırması.
İkincisi bu isimler sadece gazeteci’ miydiler? The Taraf’ ve Zaman’ sadece gazete miydi?
Bu gazetelerin göbeğinde oldukları bir komplo sonucu ülke uçurumun kıyısına gelmedi mi? Ordumuz tahrip edilmedi mi? Birçok milletvekiliniz hapis yatmadı mı? Bu insanların yüzlerine nasıl bakabiliyorsunuz?
Ahmet Altan ile aynı kaba konmak, Kadri Gürsel gibi tutuklu gerçek gazeteciler’e haksızlık değil mi?
Bu sözler size ve partinize ne kazandırdı, neler kaybettirdi?
Sözün özü, Altan’lar ve Ilıcak sizlerin aranızdaysa, Biz’ aranızda olamayız!
Bir kez daha tıpış tıpış’ gidip, oy atamayız.
İlkeli’ olmak istiyorsanız, “Ben bu yürüyüş için kimseden 5 kuruş bir para almadım. Varsa böyle bir şey, ispatlamayan namerttir” diyen kardeşinize yönelttiğiniz suçu ispatlarsınız. İspatlayamazsanız, siz istifa edersiniz, CHP’den.
ÜÇ SİLAHŞÖRLER
Çocukluğumuzda okuduğumuz, filmlerde ve dizilerde izlediğimiz bir klasikti, Üç Silahşörler’.
Erdoğan’ı Atos’a, Kılıçdaroğlu’nu Portos’a, Bahçeli’yi Aramis’e benzetiyorum. Dartanyan da Fethullah oluyor, bu durumda.
Sık sık ikili, üçlü koalisyonlar oluşturan bu silahşörler, ülkeyi elbirliği ile bu hale getirdiler.
Şurası da kesin:
“Bu üç isimden herhangi biri veya birkaçı ile ülkenin yeniden düze çıkması olanaksız!”
Hangi kral’a bağlı olduklarını da siz bulun, lütfen.
SELİN SAYEK BÖKE İZMİR’DEYDİ
Babası İskender Hocamı çok sever, sayarım. CHP İzmir Milletvekili Sayın Böke’yi Rotary organizasyonunda Hilton’da Cumhuriyet ve Kadın’ konulu konferansında izledim. Sorduğum yazılı soruyu zaman kısıtlılığı nedeniyle yanıtlayamadığı için tam notumu veremedim. Umarım bir gün yanıtımı alırım.
ÇÖZÜM NE?
Bugüne dek kesinlikle çözülmesi olanaksız’ denen birçok problemin Atatürk’ün yöntemiyle, yani akılcı, bilimsel ve gerçekçi bir çözüm yolunun cesaretle uygulanmasıyla, çözüldüğünü gördüm. Bugün yapmamız gereken de bu.
Öncelikle benzer düşünen (aynı değil) insanların bir araya gelip, ellerindeki olanakları nesnel olarak değerlendirmeleri ve bir çıkış planı yapmaları gerekiyor. Bu birlikteliğin tohumlarının İzmir’de atılacağını; vatansever toplum önderlerinin, İzmirli kadınların ve gençlerin bu planda çok önemli görevler üstleneceğini düşünüyorum!
Acilen görev başına!