9 Eylül Gazetesi, 30.10.2016
http://gazetedokuzeylul.com/?p=54880
Cumhuriyetin nimetlerinden yararlanan, ama ondan hoşlanmayan bazı demokrasi havarileri’, demokrasi’ ve cumhuriyet’ sanki birbirlerinin karşıtıymış, laiklik’ de pek gerekli değilmiş gibi bir algı yaratıyorlar, son zamanlarda!
Oysa Atatürk’e göre cumhuriyet’ ve demokrasi’ iç içe geçmiştir:
“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.”
Atatürk’ün öğrencilere uygarlığın ne demek olduğunu anlatabilmek için yazdığı, hep başucumda duran Medeni Bilgiler’ adlı ders kitabında Cumhuriyet’e özel bir bölüm ayırmış. “Demokrasi ilkesinin en çağdaş ve en akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir” dedikten sonra rejimin işleyişini şöyle açıklamış:
“Cumhuriyette Meclis, Cumhurbaşkanı ve Hükümet, halkın özgürlüğünü, güvenliğini ve rahatını düşünmek ve sağlamaya çalışmaktan başka bir şey yapamazlar. Çünkü bunlar bilirler ki kendilerini, iktidar ve yetki makamına belirli bir zaman için getiren irade ve egemenliğin sahibi olan millettir. Ve yine bunlar bilirler ki, iktidar makamına saltanat sürmek için değil, millete hizmet için getirilmişlerdir. Millete karşı durum ve görevlerini kötüye kullandıklarında, şu veya bu şekilde milli iradenin, kendi haklarında da uygulanmasıyla karşı karşıya kalabilirler. Millet tarafından, millet adına devleti yönetmekle görevlendirilenler için, gerektiğinde millete hesap verme zorunluluğu, laubali ve keyfi davranışlarla bağdaştırılamaz.”
Demek ki neymiş?
1-Cumhuriyet rejiminde, seçilmiş de olsalar, milletvekili, hatta cumhurbaşkanı; halkın refahını düşünmek, ona hizmet etmek zorundaymış!
2-Keyfi davranıp, görevini kötüye kullanmaya, fiili durum yaratmaya, saltanat sürmeye hakkı yokmuş!
3-Aksi takdirde millete hesap verirmiş!
Anladınız mı şimdi cumhuriyetin neden erdem (fazilet) olduğunu?
Egemen olan milletin yetkisini de açıklamış, Atatürk:
“Milletvekillerinden memnun olmazsa, belirli zamanlar sonunda başkalarını seçer.”
Yani beğenmezse; değiştiriverir…
Hükümdarlık
Gençler için hazırladığı Cumhuriyet Dersi’nin sonlarında hükümdarlığı da anlatmış:
“Oysa gücünün ve yetkisinin Allah’tan geldiğini ve yalnız O’na karşı öbür dünyada hesap vereceklerini sanan; devleti, ülkeyi kendisine miras kalmış bir malikâne kabul eden bir hükümdar, kendini her türlü sınırlamanın dışında tutar. Böyle bir yönetimde, milletin benliği, özgürlüğü söz konusu bile olamaz. Bu nedenle yetkileri sınırlandırılmış bile olsa, hükümdarlık şekli demokrasiye, ulusal egemenlik ilkesine uygun değildir.”
Â
Cumhuriyetin Karşıtı
Atatürk Cumhuriyet’in karşıtını ise 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu öğrencilerine açıklamış:
“Cumhuriyet ahlak erdemine dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve korkutmaya dayanan bir yönetimdir. Sultanlık korkuya, korkutmaya dayandığı için korkak, alçak, sefil, rezil insanlar yetiştirir.”
Bize de söyleyecek söz bırakmamış.
Bayramımız kutlu olsun!