9 Eylül Gazetesi 07.08.2016

http://gazetedokuzeylul.com/?p=48824

İlk Aşama:

İnandınız, yüzünüze gülen yabancı güçlere!

Bir kısmınız oralara yerleşip, onlarla işbirliği kurdu. Beyinleri yıkanarak kandırılmış çocuklar, Türkiye’ye ve dünyaya yayıldı. Yabancı güçlerin Truva Atı oldunuz; giremeyecekleri bölgelere girdiler, sayenizde.

Bir kısmınız iktidar oldunuz, Büyük Ortadoğu Projesi’nin eş başkanı olacağınıza inanıp, taşeronluğuna soyundunuz. Yabancı askerlere kucak açmak istediniz, Osmanlı hayallerine kapıldınız!

Bizse bildik.

“Hangi istiklal vardır ki yabancıların öğütleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilsin? Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir” demişti zaten, Ulu Önder’imiz.

İkinci Aşama:

Birbirinize inandınız ve işbirliği yaptınız. Ortaklaşa komplo kurdunuz bizlere.

Bir kısmınız hakim oldu, bir kısmınız savcı! Hapse tıktığınız masum kulların hakkını yediniz. Ordu, donanma çöktü, adalarımız işgal edildi.

Biliyorduk, gerçeklerin er geç ortaya çıkacağını!

Teröristlerle işbirliği yaptınız; davul, zurna ile karşılayıp, “Pişman değiliz” diyenleri çadır mahkemelerinde affettiniz. Bazılarını eğittiniz, TIR’lar dolusu silahlar gönderdiniz.

Analar ağladı’; kan gölüne döndü, ülke!

Biliyorduk ki “Terörle müzakere değil, mücadele edilir. Kalıcı barışın tek yolu bölgenin, eğitim ve sosyoekonomik düzeyini yükseltmekten, derebeylik sistemini yıkmaktan geçiyor.”

Son Aşama:

Birbirinize girince, gerçekler dökülüyor, bir bir!

Din adına, dinden ne denli uzaklaştığınız çıkıyor ortaya! Kuran’ın yanına konan kitaplar, sahte mehdiler, Kutlu Doğum Haftası gibi şirkler, kaynağı şüpheli zenginleşmeler!

Masum halkı kurşunlayıp, Meclis’imizi bile bombaladınız.

Yaşar Nuri’den Gerçek İslam’ı öğrenmiştik, sizlerse kandırıldınız!

Bir kısmınızın suçlu’ olduğunu anlıyoruz; anlayamadığımız ise şu:

Diğer kısım neden suçsuz’?

 

Sonuç

Siz-biz’ ayrımı bitsin artık. “Gelin bir olalım, ortak kararlar alalım, ülkeyi düze çıkaralım”.

Ayak oyunları ile saf dışı bırakılmış askerler görevlerine dönsün; Onur Öymen, Abdüllatif Şener gibi dürüst siyasetçiler de partilerine! Böyle insanlar yönetsin ülkemizi; Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gibi!

Bir ülkenin maşası değil, tüm ülkelerin dostu olalım. Yurtta barış, dünyada barış’ ilkesini yeniden hayata geçirelim.

Her konuyu “Biz biliriz” diyorsunuz; oysa sürekli kandırılıyorsunuz.

Darbe girişimi tiyatro değildi, kabul; ya sonrası?

Umutlanmıştık, ama yine bildiğinizi okuyorsunuz. Benzer yanlış’ları yapıyorsunuz; muhalefetin çapsızlığından yararlanarak, kanunları eğip, bükerek!

Bizse biliyoruz!

Hukuku dolanarak, sert önlemlerle iktidarda kalamazsınız.

Türkiye yeniden bilimin ışığı ile aydınlanacak; bozduklarınızın daha iyisini yapacağız.

23 Nisan’ları, 19 Mayıs’ları, 30 Ağustos’ları yeniden kutlayacağız.

Nazım Usta’nın dediği gibi:

“Güzel günler göreceğiz çocuklar;

Güneşli günler göreceğiz.”