ulgenzekiok.fw
,

Baş giysileri’ arasındaki savaşın tarihçesi (1)

Geçtiğimiz hafta Mavişehir Rotary Kulübü Başkanı Dr. Eser Ok’un eşi sıfatı ile katıldığım Bodrum’daki Uluslararası Rotary 2440. Bölge Konferansı’nda davetli konuşmacı, ”Atatürk Modern Türkiye’nin Kurucusu” kitabının yazarı Dr. Andrew Mango’ya konuşmasının ardından şu soruyu sordum:
”Atatürk yaptığı devrimlerin ardından bize hedef olarak çağdaş uygarlık düzeyini gösterdi. Biz de Avrupa Birliği’ne girmek istedik. Ancak Avrupa Birliği’nin bazı yetkilileri bizim Atatürk’ten vazgeçmemizi istiyorlar. Neden?”

Sayın Mango’nun güzel Türkçe’siyle ”Bunu söyleyenler uygar değil de ondan” şeklindeki yanıtının ardından salon alkışlarla çınladı.
* * *

Yabancı yazarlar bağımsızlıklarını, özgürlüklerini ve çağdaş yaşantılarını borçlu olmadıkları için Atatürk konusunda bizden daha objektif olabilirler. Atatürk’ün devrimlerini ve yaşadığımız ”türban sorunu”nu daha iyi anlayabilmek için, önceden yaşanmış bazı olayları, 1922-1927 yılları arasında Fransız Temps Gazetesi adına Türkiye’de çalışmış Paul Gentizon’un, devrimlerin ardından, 1929’da yazdığı ”Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu” kitabından (Bilgi Yayınevi) özetlemeye çalışacağım.

Atatürk
Gentizon’a göre baş giysileri Türk toplumunda hep önemli rol oynar ve ilk baş giysisi reformu 1829’da II. Mahmut tarafından gerçekleştirilir. Dinsel görev yapanların dışındakilere kavuk giymenin yasaklanmasıyla isyanlar çıkar, II. Mahmut İstanbul’da taşlanır, Beyoğlu’nda on bin ev yakılır, gazeteler, ”Sultan, imansızlar gibi ters davranışına devam ederse saray da yanacaktır” diye yazar. Ancak, II. Mahmut geri adım atmaz ve kavuğun yerini, adını ”Fez” şehrinden alan, ilk kez Kuzey Afrika halkı tarafından kullanılan ”fes” alır. Tutucu kesim tarafından başlangıçta hor görülen ”fes” zamanla bu kesim için bir ”bayrak” niteliği kazanır; bundan ayrılmak adeta Kur’an inancına saldırı sayılır.
* * *
Peygamber’in ”alçaklıktan ve cesaretsizlikten çekin” anlamında söylediği ”Güneşe dönük savaşacaksın” sözleri ise güneş siperliğine izin vermeyen bir emir gibi kabul edilirdi. Sadece Bulgar ve Sırp Müslüman askerleri siperlik kullanır, namaz kılarken siperlik bir yönde ise arkaya, iki yöndeyse yana çevrilirdi.
Devrim öncesi Batılı anlamda şapka takmak da hoş karşılanmazdı; gazetede yayımlanan şapkalı bir fotoğraf bir siyasetçinin itibarını sıfırlamak için yeterliydi. Kadınların durumuysa daha kötüydü. 1907’de saçları örten ve birkaç toka ile saça iliştiren pelerin biçiminde bir çarşaf ile onun ayrılmaz bir parçası olan yüzü bütünüyle örtebilen kalınca bir bezden yapılmış peçe bütün kadınlar tarafından kullanılmaktaydı.
Haftaya şapka ve kıyafet devrimi ile sonrası.

(Prof. Dr. Ülgen Zeki Ok’un kaleminden,ulgenok@ulgenok.net)

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları