9 Eylül Gazetesi, 08.05.2016

http://gazetedokuzeylul.com/?p=41895

İşin özeti şu: % 49 oyla seçilmiş başbakan, % 52 oyla seçilmiş, tarafsız olacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş cumhurbaşkanı tarafından dostmodern’ darbe ile devrilmiştir.

Şaşırmadım; 15 ay önce Davutoğlu taze başbakanken AKP bölünüyor mu?’ başlıklı yazımda şöyle yazmıştım:

“Sol yanım diyor ki: AKP’deki çatlak giderek büyüyor; bu kez hiçbir güç bu yarılmayı durduramaz.’! !Araya hafızam giriyor; Davutoğlu’nun yakında başbakan olacağını söylediğimde şaşıran bir öğretim üyesinin söylediklerini anımsatıyor: Onu iyi tanırım, bir süre sonra Erdoğan ile yolları ayrılacaktır.’”

Öğretim üyesini önemsemiştim, çünkü Cemaat’e yakındı. Geleceği görmek için, geçmişi iyi bilmek gerek. Ecevit’in bakanlığını yapmış bir dostuma Hüsamettin Özkan’ı sorduğumda, anlattığı anekdotla başlayayım…

Rahşan Ecevit kendisinden bir ricada bulunur: “Lütfen Bülent’i uyarın, bu Hüsamettin partinin sonunu getirecek.” Dostum şakayla karşılık verir: “Biz partide asıl sizin sözünüz geçiyor diye biliyoruz.” Rahşan Ecevit “Bir tek bu konuda beni dinlemiyor” der ve partinin sonu konusunda haklı çıkar. Hüsamettin Özkan, Kemal Derviş ve Devlet Bahçeli işbirliği ile DSP-ANAP-MHP koalisyonu sona erer, anti-emperyalist Erbakan’ın yerini alacak Erdoğan’ın önü açılır.

Baykal’ın desteğiyle Başbakan olan Erdoğan, Özkan’ın uyarısıyla ABD’ye kaçan Fetullah Gülen’in CIA destekli Cemaati ile işbirliği içinde, Ergenekon Komplosu ile başlayarak Atatürkçüleri ve Ordu’yu hallaç pamuğu gibi dağıtır. Cemaatin yardımı ile yargı ve eğitim başta olmak üzere devletin kurumları ele geçirilir. Svante E. Cornell ve Halil Magnus Karaveli tarafından yazılan senaryo, 15 ay sonra uygulanır ve seks kasetleri ile ikna edilen’ Baykal’ın yerine Kılıçdaroğlu gelir; benzer kasetlerle Bahçeli de rahatlatılır. Erkan Mumcu ve Mehmet Ağar gibilerin yeni sağ parti kurmaları engellenir.

Büyü, Erdoğan’ın kendini çok güçlü hissedip, ABD’ye verdiği sözleri tutmamaya başlaması ile bozulur! ABD’ye göre Erdoğan bir Katil Balina’dır artık ve avlanmalıdır. 17-25 Aralık’ta Cemaat adlı kayıktan fırlatılan ilk zıpkının yaraladığı balina, bir kuyruk darbesi ile kayığı batırınca, daha karmaşık bir av planlanır. Denizcilikten anlayan Derviş, teknesine Özkan’ı, Kılıçdaroğlu’nu ve Bahçeli’yi davet eder, birlikte bir yem hazırlarlar. Amaç balinayı yukarı çekip, hareketlerini kısıtlamaktır (kicking upstairs). Katil Balina’, Ekmeleddin ekmeği içindeki koca oltayı yutar. İştahlı balina, Davutoğlu pastasının içindeki ikinci oltayı da yutunca, durumu ancak farkına varır!

Katil Balina’ ağzındaki oltalara bağlı halatlarla, bata çıka, Türkiye gemisini tehlikeli sulara doğru sürüklüyor. Yapılacak iş halatları koparmak!

Avı hazırlayan Kılıçdaroğlu (Helal ettiği hak bu olabilir mi?) ve Bahçeli’nin bu halatları koparmasını beklemek ise saflık!

Türkiye’nin acilen anti-emperyalist, tam bağımsızlıktan yana yeni liderlere ve donanımlı kadrolara gereksinimi var. Yargıtay’dan gelecek “MHP Kurultayı yapılsın” kararı çok önemli…

Not: Sahne Tozu Tiyatrosu’nda izlediğim Savaş Baba’ adlı tiyatro, her açıdan çok başarılı ve düşündürücüydü. Tüm ekibi kutlarım.