ulgenzekiok.fw
,

Kanadoğlu ve Kocasakal’dan Anayasa dersi

9 Eylül Gazetesi, 20.03.2016

http://gazetedokuzeylul.com/?p=38105

Terörün ve hukuksuzluğun öne çıktığı, hukukun öneminin daha iyi anlaşıldığı günlerde, İzmir iki önemli hukukçuyu ağırladı ve Meclis’in neden Yeni Anayasa’ yapamayacağını öğrendi. İstanbul Baro Başkanı Doç. Dr. Ümit Kocasakal önce İzmir Tabip Odası, ardından Mavişehir Rotary Kulübü’nün organizasyonu ile konferans verdi, sonra Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih Kanadoğlu ile birlikte Buca’da Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin konuğu oldu. Bu süreçte Ümit Kocasakal’ı tanıdım ve çok sevdim.

Dostluğumuzun eskilere dayandığı Sabih Kanadoğlu’nun muhalefet partilerine çok önemli uyarısını ileteyim, öncelikle:

“Yargının bağımsız olmadığı ülkelerde milletvekili dokunulmazlığını kaldırmak, iktidarın yargıyı kullanarak muhalefeti sindirmesini kolaylaştırır.”

Buca’daki toplantıda Kanadoğlu, sorumlulardan hesap sorulmadıkça terörün önlenemeyeceğini bildirdi ve “Birilerinin söylediği gibi teröre alışmayacağız” dedi. Yeni Anayasa’ konusunda öne sürülen tek gerekçenin Darbe Anayasası’ndan kurtulmak’ olduğunu söyleyen Kanadoğlu; sorunun, 113 maddesi 16 kez değişmiş Anayasa’da değil, uygulamada olduğunu öne sürdü ve sordu:

“Neyi değiştirmek istiyorsunuz? Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü mü?”

Kanadoğlu Anayasa’nın 6. maddesindeki ” Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz” ifadesine karşın “Fiili durum değişti, buna uygun Anayasa yapın” denmesini eleştirdi. Başta Cumhurbaşkanı, herkesin meşruiyetini Anayasa’dan aldığını, Anayasa’yı askıya almanın cebir ve şiddet kullanarak, Anayasanın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçunu oluşturduğunu ve bir gün hesabının mutlaka sorulacağını söyledi.

Kanadoğlu Türkiye’de kurucu iktidarın sonraki iktidarlara yeni anayasa yapma yetkisi vermediğini; savaş veya darbe olmadığına göre, Yeni Anayasa’nın ancak şu yöntemle olası olduğunu bildirdi:

“Halka Yeni Anayasa’ sorulur, halk Evet’ derse yeni Kurucu Meclis’ seçilir, bu Meclis Yeni Anayasa’ yapar, yeniden sorulan halk Evet’ derse bu Anayasa geçerli olur.”

Türk tipi başkanlık’ diye bir şey olmaz, olsa olsa Erdoğan tipi’ veya Kuzu tipi’ olur” diyen Kanadoğlu, “Laik, demokratik Atatürk Cumhuriyetinden kesinlikle vazgeçmeyeceğiz” sözleriyle konuşmasına son verdi.

Konuşmalarında Yeni Anayasa’ konusunda Kanadoğlu ile benzer noktalara değinen Kocasakal ayrıca, Anayasa’nın başlangıç bölümünün Anayasa’ya dahil olduğunu ve değiştirilemeyeceğini; herhangi bir maddede, ilk 4 maddenin içini boşaltacak biçimde değişiklik yapılamayacağını öne sürdü. Meclis’in yasama yetkisi olduğunu, ama anayasama’ yetkisinin olmadığını hatırlattı.

Geldikleri gibi gidenler’in, Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde öngördüğü üzere, gittikleri gibi döndüklerini söyleyen Kocasakal; bunu, devşirdikleri etki ajanları sayesinde ve ülkenin genetik kodları ile oynayarak sağladıklarını bildirdi.

Bugünü anlayabilmek için 100 yıl geri gitmek gerektiğini, karşı devrimin 29 Ekim 1923’te başladığını, en yakın arkadaşlarının bile Atatürk’ü anlayamadıklarını söyleyen Kocasakal, Türkiye’nin kırılma noktalarını şöyle sıraladı:

1-10 Kasım 1938 (Toprak reformuna zamanı yetmedi)

2-Köy Enstitülerinin kapatılması

3-Çok partili hayata erken geçiş (Dinin siyasete alet edilmeye başlanması)

4-NATO’ya girerek, tam bağımsızlığımızı kaybetmemiz

5-24 Ocak kararları ile milli direnç noktalarının kırılması ve kararların uygulanabilmesi için 12 Eylül.

Kocasakal GDA’lar (Genetiği Değiştirilmiş Aydın) ve Gücebakan’lar aracılığıyla etnik, mezhepsel ve dini sömürü virüslerinin topluma yayıldığını öne sürdü ve yakındaki Demokratik Toplum Kongresi açıklamasının Wilson Prensipleri ve Sevr’in 64. maddesi ile benzerliklerine dikkat çekti.

Kürt kardeşlerimizin zaten bir devletleri olduğunu söyleyen Kocasakal “Her derde deva olan Altı Ok’a sahip çıkarak yarım kalan devrimi mutlaka tamamlayacağız” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Atatürk ilke ve devrimlerine gönülden bağlı bu iki insandan Kanadoğlu, birikim, deneyim ve sakinliğiyle; Kocasakal ise akademisyenliği, heyecanı ve enerjisi ile öne çıkıyor. Bir araya geldiklerinde oluşacak sentez son derece yararlı ve yol gösterici olabilir. Her iki hukukçu da yakında Karşıyaka’da yine konuğumuz olacaklar.

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları