ulgenzekiok.fw
,

Eğri tarih’ ve Mu palavrası

9 Eylül Gazetesi 27.12.2015

http://gazetedokuzeylul.com/?p=31494

Dikte ettirdiği bir şiirde “Eğri tarihi gömüp, doğru tarihe gidin!” diyor Atatürk. Tarihi inceledikçe daha iyi anlıyorum, bu sözleri! Eski dönemlere gittikçe somut veriler azalıyor ve bazı art niyetliler gerçekleri bir yana bırakıp, masal yazmaya başlıyor; bazıları da bu masallara inanıyor.

Türkiye’de Mu Uygarlığı’ palavrasını duyan ve buna inananların sayısı, Türk Tarih Tezi’ konusunu bilen ve araştıranlardan fazladır, belki de. Atatürk’ün Mu Uygarlığı’na inandığına ilişkin kitabımız bile var; oysa gerçekler tam tersini söylüyor.

Hipotez şu: James Churchward’a göre ilk uygarlık Pasifik Okyanusu’nda bir ada kıtada gelişti. Bu konuda kitaplar yazan Churchward, daha sonra batan bu kıta hakkındaki bilgilerin, Batı Tibet’teki bir tapınakta bulunan Naacal Tabletleri’nde yer aldığını, tabletleri okumayı da bir Tibet rahibinden öğrendiğini iddia etmiş.

Yıllar önce bir konuşmasının ardından Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’a “Mu Uygarlığı konusunda ne düşünüyorsunuz?” diye sormuş ve “Kim görmüş o tabletleri?” yanıtını almıştım. Kısa bir araştırma ile öğrendiklerim karşısında afallamıştım!

Albay James Churchward, bırakın albaylığı asker bile değildi; inandırıcı olmak için kendine bu unvanı layık görmüştü, belki de. Churchward’ın yakın arkadaşları Fransız Doktor Auguste ve karısı Alice Le Plongeon Amerika ormanlarında Maya uygarlığına ait kalıntılar bulmuş, hayali ve yanlış çevrilmiş Maya metinlerini temel alarak, Maya uygarlığına hükmeden bir Kraliçe Mu’ ve Atlantis tarihi’ uydurmuşlardı. Benzer yöntemle, Churchward da kendi uygarlığını kendi keşfetmişti. Araştırmayı derinleştirince, James’in küçük kardeşi tıp doktoru Albert Churchward’ın eski çağlarda ibadet, inanç, gelenek ve sembolleri araştırıp İlkel İnsanın Kökeni ve Evrimi’ ve İlk İnsanların İşaret ve Sembolleri’ adlı iki kitap yazdığını, James’in Mu uygarlığı konusundaki yazılarına kardeşinin 1925’teki ölümünden bir yıl sonra başladığını fark ettim.

Atatürk Mu Uygarlığı konusundan, Maya ve Aztek gibi uygarlıkların Ön Türklerle ilişkisini araştırmak üzere Güney Amerika’ya gönderdiği Enver Paşa’nın dünürü, Diplomat Tahsin Mayatepek aracılığı ile haberdar olmuştu. Atatürk Churchward’ın kitaplarını tercüme ettirip, okumuş ve yanlarına notlar almıştır, ancak bu hipoteze inandığına ilişkin bir kanıt yoktur. Aksine, nedense doğrudan değil, TDK aracılığı ile Tahsin Mayatepek’e yazdığı mektuplarda, kitaplardaki birçok çelişki dile getirilmiştir; örneğin:

“Bir defa müellifin şimdi seksen yaşlarında olduğuna göre Hindistan’da bulunduğu bildirilen 1868 tarihinde on iki yaşlarında olması lazım gelir. On iki, on üç yaşında bir çocuğun Ayhoda Manastırı’nda tetkikat yapmış olmasına da ihtimal verilemez.

Sonra milattan on iki bin yıl önce batmış bir kıtadaki milletin dilini öğrenmiş olmak ve bu dine göre Grek alfabesinin harf adlarından bir cümle yapmak, çok kuvvetli delillere dayanmadan kabul edilebilecek bir şey değildir. Hayatının hemen her zamanı mazbut olan Muhammed’in Suriye’den başka bir yere gitmediği malum iken, Mısır’da veya Hindistan’da tahsilini iddia etmek; hayatı hakkında oldukça malumat bulunan İsa’nın Hindistan’da Mu dini öğrendiğini ileriye sürmek gibi noktalar, hep merak ve şüphe uyandırır mülahazalardır, sanırım.”

Bu Mu palavrası’, yani eğri tarih’ (İngilizcesi pseudohistory’) kimler tarafından, hangi amaçla uydurulmuş ve yayılmıştır? Türk Tarih Tezi’ araştırmaları ile zamanlamasının çakışması rastlantı mıdır? Bunlar başka bir yazı konusu!

Atatürk tarihe ve tarihçilere verdiği önemi “Uydurma bir eser meydana getirerek, gelecekte pişman olmaktansa, hiçbir eser vücuda getirmemek aczini itiraf etmek uygundur. Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan, yapana sadık kalmazsa, değişmeyen gerçek insanlığı şaşırtacak bir nitelik kazanabilir.” sözleriyle dile getirmişti.

Atatürk’ün tarihle ilgilenmiş olma nedenlerinden en önemlisi milli bir tarih oluşturma’ değil, gerçeği arama’ tutkusu idi. Manevi mirasçılarına düşen görev, Batılı kaynaklarla yetinmeyip, Türk tarihini iyi araştırmak ve gerçekleri ortaya çıkarmaktır.

Prof. Dr.Ülgen Zeki OK

Son Yazıları

Diğer Yazıları