9 Eylül Gazetesi, 01.11.2015
http://gazetedokuzeylul.com/?p=26948
Atatürk’ün değerinin daha iyi anlaşıldığı yakın zamanda kaleme aldığım Çözüm: Atatürk’ kitabında, Atatürk’ün neden bir diktatör’ olmadığını dile getirmiş ve elde ettiği başarıları, karşıt özellikleri bir araya getirmesini sağlayan sentez yapma yeteneği’ne bağlamıştım. Bu kitabımı beğenen sevdiğim bir komşumun, okumam gerektiğini söyleyerek hediye ettiği Celal Şengör’ün Dâhi Diktatör’ kitabını inceleyince, hem beğendim, hem de çok şaşırdım. Atatürk konusundaki düşüncelerimiz büyük ölçüde örtüşse de, Sayın Şengör’e göre Atatürk bir diktatör’dü ve “!Hegel’in (ve Marx’ın) diyalektiği (Tez + Antitez = Sentez) Atatürk’ün düşüncelerine ters” idi.
Ben bir Tıp Doktoru’yum, Sayın Şengör ise Jeolog’; yani ikimiz de pozitif bilim’ ile uğraşıyoruz. Nasıl oluyor da aynı düşünerek farklı sonuçlara ulaşmıştık? Önyargılı mıydık yoksa?
Sayın Şengör kitabını Popper’in 1930’larda yayımladığı şu kuram üzerine oturtmuş ve Atatürk’ün bu karama göre davranarak başarılı olduğunu iddia etmiş: “! bir kuram kafamızda doğup dile gelir gelmez! !‘şimdilik’ kaydıyla doğru kabul edilir, ta ki çıkarımlarından biri doğanın gerçekleri ile çelişene, yani kuram yanlışlanana kadar. Bir kuramın tek bir çıkarımının gerçekle çelişmesi, kuramın geçerliliğini yitirmesi için yeterlidir.”
Kuram çok güzel; Çözüm: Atatürk’ kitabımda yazdıklarımı bu kurama göre değerlendirebiliriz.
Atatürk’ün diktatör olmadığını söylerken birçok kanıt göstermiştim; örneğin Atatürk’ün ölümünün ardından, dönemin İngiltere Büyükelçisi Percy Loraine’in yazdığı 40 Yıl Boyunca Açıklanmayacak’ damgalı mektuptan şu bölümü: “Korkarım gelecek nesillere Atatürk bir diktatör olarak aktarılacak. Bunun yanlış olacağı kanısındayım. Hem savaşta, hem barışta evet o büyük bir liderdi, ancak gerçek bir diktatör değildi… ! Hitler ve Mussolini’nin tersine, devlette idari veya yönetim fonksiyonu bulunmuyordu; af yetkisi yoktu; mahkemelere emir yetkisi yoktu; diplomatik misyon temsilcilerini reddetme hakkına sahip değildi.” Bilmem bu Sayın Şengör’ün kuramını yanlışlamak için yeterli mi? Gerçi kendisi de kitabın sonlarında Atatürk’ün diktatörlüğünü’ özgürlüğü getirmek için dâhice kullandığını belirtmiş.
Hegel ve Marx’ın diyalektiğini (Tez+Antitez=Sentez) Atatürk’ün düşüncesine ters’ olarak niteleyen Sayın Şengör’ün diyalektik konusunda görüşleri şöyle: “Herhangi bir varsayım birbirleriyle çelişen ifadeler içeriyorsa, o varsayımdan istenilen herhangi bir şeyi türetmek mümkündür. Bu da herhangi bir şey türetememekle aynı kapıya çıkar! ! Engels’in diyalektiği bize bu zırvalığı empoze etmektedir!”
Yorum yapmayacağım! Bense şöyle yazmışım kitapta: “Hem düşünce’, hem de eylem insanı’ idi, Atatürk! Seçtiği ekonomik model kısmen liberal’, kısmen devletçi’, kısmense sosyalist’ bir sentezdi; hem milliyetçi’ idi, hem de hümanist’. Bir idealist’ olarak, realist’ gibi davranmıştı. Din düşmanı’ olarak gösterilse de, İslam dinine çok büyük katkılar sağlamıştı. Savaşçı’ yönüyle anlatılmasına karşın, barışçı’ idi; diktatör’ olarak nitelendirilse de demokrat’tı!”
Kimin haklı olduğu konusunda karar okuyucunun! Atatürk’ün “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir” sözlerini daha iyi anlıyorum şimdi.
Not: Geçen hafta yazdığım Selanik’teki Atatürk’ün doğduğu evin başarılı iç sergi düzenini ve belgesellerini Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Kemal Arı hazırlamış; kendisini kutlarım.