9 Eylül Gazetesi, 17.05.2015
http://gazetedokuzeylul.com/?p=13513
AKP’nin oy oranları hızla eriyor. AKP Cumhurbaşkanı’ (ya da Paralel Başbakan’) Erdoğan’ın İzmir Atatürk Stadı’ndaki fiyasko mitingi, sonun yaklaştığının önemli bir göstergesi! Oysa daha bir yıl önce Gündoğdu Meydanı’nda gövde gösterisi yapmıştı. Partinin bu hale düşmesinin pek çok nedeni var.
Halkın dilini konuşarak, onlarla özdeşleşen, karizmatik lider artık Saray’da oturuyor, çocuğu milyon dolarlarla gemicikler’ alıyor. Lüks içinde yüzen bu adam, CHP’nin emekliye maaş ikramiyesi, asgari ücretin yükseltilmesi, köylüye ucuz mazot’ gibi vaatlerini devletin parası yok’ gerekçesi ile olanaksız buluyor. Namusu’ ve şerefi’ üzerine tarafsız‘ olacağına söz vermiş olmasına karşın, taraf’ olmayı sürdürmesi Cumhurbaşkanlığı makamını yıpratıyor.
Yerine geçen Başbakan Davutoğlu hiçbir yönden oturduğu koltuğu dolduramıyor, sürekli gaflar yapıyor; ne halkın dilini kullanıyor, ne de halkla özdeşleşebiliyor. Mitinglerde AKP seçmeninin anlayamayacağı “Konyalı bir kardeşiniz, şehadeti Şeb-i aruz olarak görür mü?” gibi zor sorular sorunca, yanlış’ yanıtlar alıp, gülünç oluyor.
Cemaat ile savaş sürerken “Sana dokunana kadar anlayamadın mı Paralel yapı’nın varlığını ve kötülüğünü?” sorusuna yanıt verilememesi güven kaybı yaratıyor.
Soma’da konuşma sırasında “Türkiye sizinle gurur duyuyor” sloganı atan AKP’lilere, acılı annelerin “35 yaşında herifimi öldürdünüz!”, “Çocuğum babasız kaldı, babasız”, “Neyle gurur duyuyorsunuz?” feryatları sözün bittiği yer’.
Parti içinden gelen deneyimli siyasetçilerin eleştiri içeren mesajları da çok önemli bir gösterge!
Â
Adalet’in bu mu Adalet ve Kalkınma Partisi?
Adaletin durumu içler acısı! Bülent Arınç “Bir zamanlar Sarayı yaptık, sıra adalete geldi’ demiştim! !Yargıya duyulan güven %20’lere inmişse bir ülkede, başımızı ellerimizin arasına alıp çok düşünmemiz lazım”; Ali Babacan ise “Yargı alanında ne kadar başarılı olursak demokrasimiz, ekonomimiz o kadar başarılı olacak. Eğer bu zayıf tablo devam ederse, hem demokraside hem de ekonomide görmüş olduğumuz bu tabloyu bile mumla arar duruma geliriz” diyorsa, gerisini siz düşünün.
Avukat Vural Ergül’ün “!hakim ve savcılar dahi kararlarından ötürü tutuklanırken, savunmasından ötürü yargılanmakta olan bir avukat olarak savunmamı savunmayı’ utanç verici ve gülünç buluyor ve savunma yapmıyorum” sözleri her şeyi özetliyor.
Muhalefet başka ne yapabilir?
Önceden CHP’ye yaptığım önerilerin büyük oranda gerçekleşmiş olmasından çok mutluyum. O zaman devam!
CHP elindeki malzemeyi daha iyi kullanabilir. Ettiğiyemini ve Anayasa’yı hiçe sayarak taraf’ olan kişiye bundan böyle AKP Cumhurbaşkanı’ veya Paralel Başbakan’ olarak seslenmeli. Demirel’in elinde hiç malzeme yokken, rahmetli Ecevit’i Hökümetin Başı’ sözleri ile nasıl yıprattığı anımsanabilir.
Ayrıca Saray’da lüks içinde yaşayan’ birinin maaş ikramiyesi, asgari ücretin yükseltilmesi ve ucuz mazot’ konularına muhalefet etmesindeki çelişki çok daha iyi vurgulanabilir.
Bundan sonra neler olabilir?
Cemaat ile yapılan savaşta AKP’nin hamlelerinde belirgin bir artış var; ölüm kalım mücadelesi veren Cemaat’ten seçim öncesi bir karşı atak beklenebilir.
ANAP’ın erime dönemini anımsayın, sandıktaki düşüşler kamuoyu yoklamalarındaki düşüşlerden fazla olmuştu; yine böyle olursa şaşırmam.
Mevlana’ya sordum, “AKP’de bir yerine iki lider olmasına rağmen oylar neden düşüyor?” diye!
Şöyle yanıtladı: “İki canlı kuşu birbirine bağlarsan, toplam dört kanada sahip olmalarına rağmen uçamazlar. Çünkü ikilik mevcuttur.”
Sonra ekledi: “Bu da Haftanın Sözü’ olsun.”