9 Eylül Gazetesi 22.03.2015
http://gazetedokuzeylul.com/?p=9038
Çok zor bir yazı benim için!
Eskişehir’de hayvansever bir kadının, beslediği sokak köpekleri tarafından parçalanarak can verdiği otopsi raporu ile belirlendi!
Sanki doğal’ bir olaymış gibi, hiç kimseden tık’ yok!
Bir insanın köpekler tarafından parçalanması; sokak köpeklerinin zehirlenerek öldürülmeleri (bence insanlık dışı bir uygulama) kadar tepkiye yol açmıyor, Türkiye’de!
Olay ilk de değil; üç yıl önce yine Mart ayında Başkent Ankara’nın Etimesgut’unda sabah sporu yapan bir erkek de benzer şekilde yaşamını yitirmişti.
Türkiye’de insan hayatından ucuzu yok!
Çok da şaşırmıyorum; çünkü insanların hayvanlar kadar değeri yok, Türkiye’de!
İşte ispatı: Sağlık Bakanlığı’nın insanlara uygulanan bir kas içi enjeksiyon için uygun gördüğü bedel 1 Lira 80 Kuruş iken, İzmir Veteriner Hekimler Odası hayvanlara uygulanacak aynı işlem için 25 Lira alt sınırı koymuş! Diğer uygulamalarda da oranlar pek farklı değil! (Veteriner hekim dostlar yanlış anlamasın, onların fiyatları normal; anormal olan bizimkiler.)
Bu yazı neden zor, benim için?
Bu satırları yazarken, bir yandan da kucağımda Oynayalım’ diye gözümün içine bakan minik köpeğimizi okşuyorum da ondan! On beş aydır her şeyiyle ilgilendiğim, yemeğini yaptığım, yatıp kalktığım, oyunlar oynadığım, gezdirdiğim; kısacası çok şey paylaştığım bu can’ nedeniyle köpekleri çok sevenleri iyi anlıyorum.
Diğer taraftan bir hekim olarak; köpek tarafından ısırıldığını saklayıp, kuduzdan ölen çocuklara tanık oldum; saldıran bir köpekten kaçarken otobüs altında can veren çocuğun videosunu izledim. Köpeklerin sıklıkla yaralanmalara yol açtığını ve kulakları küpelenmiş olanlar dahil, birçok ölümcül enfeksiyonu insanlara bulaştırdıklarını da biliyorum.
Bu enfeksiyonlardan kist hidatik (kistik ekinokokkoz) üzerinde çalışıyorum, yıllardır. Türkiye’de yaklaşık her 150 kişiden birinde görülen bu enfeksiyonla ilgili birçok yazı yazdım, çözüm yolları önerdim. İlkokul öğrencilerinin bile anlayabileceği düzeyde kısa bir film hazırlanmasına, bu filme İngilizce altyazı yazılmasına; Manisa’da, bazıları dünyada ilk kez gerçekleştirilen geniş kapsamlı bilimsel araştırmalar yapılmasına ve modeller geliştirilmesine; bu çalışmaların dünyanın önde gelen dergilerinde yayımlanmalarına önayak oldum.
Baktım olmuyor, sempozyum düzenledik; Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yard. Doç. Emre Cumalıoğlu ile birlikte iki ay çalışıp, Â Hayvanları Koruma Kanunu üzerinde hem insan sağlığını gözeten, hem de hayvanseverleri mutlu edecek bir değişiklik tasarısı hazırladık. Tasarıyı Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Parazitoloji Çalışma Grubu Başkanı sıfatımla ilgili üç bakanlığa sundum ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından danışman olarak davet edildiğim bir komisyonda ilgili bakanlık temsilcilerine gerekçeleri ile anlattım.
Sonuç: “Sıfıra sıfır, elde var sıfır”
Adımı Jurgen’ mi yapsam?
Konuk öğretim üyesi olarak ders verdiğim Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi 3. Sınıf öğrencilerine bu yaptıklarımızı anlattım, bu yıl ve “Başka ne yapabilirim?” diye sordum. Kendimi şöyle bir soruyla yanıtladım, ardından:
“Adımı Jurgen’ olarak değiştirsem işe yarar mı acaba?”
Sizi bilmem, ama gençlerin hoşuna gitti, bu soru!
Suçlu kim?
Sokak köpeklerinin suçlu’ olmadıkları kesin!
Bence suç; sorunla yüzleşmek ve kalıcı, bilimsel çözüm yolları aramak yerine, geçici, bilim dışı ve popülist yaklaşımlar sergileyen herkeste!
Sağlık Bakanı’ndan randevu
Adımı değiştirmeden önce yapabileceğim bir şey daha var belki!
Bir e-posta aracılığı ile Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’ndan randevu isteyip, konuyu kendisine anlatmaya çalışmak!
Talepte bundum, gelişmeleri aktaracağım!
Haftanın Sözü:
“İnsanların en iyisi, insanları sevmek koşuluyla, hayvanları da sevmeyi bilendir.”  Auguste Comte